Hangi sorunlara takmalıyız kafamızı, yoksa takmamalı mıyız.
‘‘ bari yakalanmasaydın mealinde bir şey söyler mükremin çıtır kopya yaparken yakalanan öğrenciye ’’
Hangi filmi beğeneceği elbette insanın kendisine kalmıştır da bu zannedildiği kadar ‘‘ özgür irade ’’ ile yapılan bir şey değildir.
Sinemada hasılat rekorları kıran ivedik filmleri ile kutsal damacana filmleri ise ortada özgür irade değil özgür seviye düşüklüğü vardır.
İvedik filimleri uçacak da çıtır mükremin duracak mı
Haydi uçsun o da.
Zaten uçuyor.
Kanatsız uçanların bol olduğu diyarlarda kafasızlık da durmaz.
Her şey bir biri ile ilişki halinde ise hangi şeyleri şey ettiğimiz de çok önemli olmaktadır.
Sevim Burak, Füruzan, Kemal Tahir gibi önemli yazarların unutulduğu ve unutturulduğu zaman ve zeminde Elif Şafak’tan tutun da Tuna Kiremitçiye, Haşmet Babaoğlu’na kadar yazıcılar türer ve ite kaka meşhur edilir tıpkı bir zamanlar Sinan Çetin’in de büyük sinemacı diye yutturulduğu ve Türk sinemasının yüz akları başta Yılmaz Güney olmak üzere, Metin Erkan, Lütfi Akad, Atıf Yılmaz ve benzerlerinin unutturulduğu yok sayıldığı zamanları yaşıyoruz.
Evet insanların sevdiği filimler bir ölçüttür yaşam kalitesi hakkında ve sadece bu da değil bir ülkedeki kuaför, kuyumcu, banka ve banka şube sayısı arttıkça yaşam kalitesi yerlerde sürünmeye başlar.
Bankalar para miktarının arttığını gösterse de fazla para yaşam kalitesini yükseltmiyor bir başına.
Paranın nereye harcanıyor olduğu nasıl kazanıldığının da göstergesidir.
Kumarhaneli otellerde konseri başına milyonları kaldıran ebru gündeş ve benzerlerinin varlığı bir seviye düşüklüğüne işaret eder tıpkı her bölümde salya sümük ivedik var ve hasılat rekorları kırıyor.
İvedikistan mıyız ne.
Kafayı takmalıyız önce kendimize ve sonra da zevkler ve renkler tartışılamaz safsatasına.
Kafa çalışınca iyiye güzele çalışınca kalite artar zevklerin kalitesi de