Bir önemli sorunumuz da anlamak sorunudur. Tutun okuduğunu anlamamaktan da içinde debelendiğimiz sorunları anlamayan, anlamak istemeyen, anlamaya niyet etmeyen siyasilerin varlığı değil midir bir anlamda bu berbat günleri yaşıyor olmamızın nedeni.
Anlamıyor siyasetçiler ve daha da beteri anlamaya da çalışmıyor niyet de yok anlamak için.
Kırk yılı aşkın 50 yıl olmuş nerdeyse seçimli parlamentolu cumhurbaşkanlı başbakanlı bir düzen içindeyiz ve bunca yıl içinde en önemli sayılan koltuğa makama oturan tek bir siyasetçi dahi anlamamış cumhuriyetin ne olduğunu ve fakat yapmışlar işte bakanlığı başbakanlığı cumhurbaşkanlığını.
Cumhuriyet eşit yurttaşlar demektir her şeyden önce ve fakat bu eşitlik dillere pelesenk olduğu şekilde ‘‘ her KKTC yurttaşı yasalar önünde eşittir ’’ yasal sözü ile mana kazanacak bir şey değildir. Öte yandan zerre aklı olan vicdanı olan hiçbir insan dünyanın hiçbir devletindeki insanların yasalar önünde eşit olmadığını ve veciz sözlü yasanın her devlette dekoratif bir unsur olduğunu bilmeli.
ABD’den tutun da Fransa, Almanya, İspanya, Yunanistan gibi AB ülkelerinde patronlar ile işçilerin yasalar önünde eşit olduğunu kabul edebilecek vasat akla ve vicdana sahip tek bir kişi bile yoktur olamaz olmamalıdır.
Macron ile her hangi bir Fransız hangi Fransız hakim karşısına eşit şartlarda çıkabilir acaba.
Geçelim AB içerisinde bir Elen ile bir Alman eşit olsaydı eğer Yunanistan’daki işçi ücretleri ile Almanya’daki işçi ücretlerinin de eşit olması gerekmez miydi.
Onları onlara bırakıp kendimize dönelim.
Laf ile devlet olunmaz ve devletin ne olduğu öncelikle seçilenler bakanlar başbakan cumhurbaşkanı tarafından iyice anlaşılmalı içselleştirilmelidir
Niye bakan olduğunu anlasaydı KKTC deki bakanlar, bakıp durdukları sorunlar karşısında bakıp bakıp durmazlar o sorunların üstesinden gelmeye çalışırlardı.
En az 5 mali ve ekonomik işbirliği protokolü gördük, Güzelyurt hastanesi bu yıl hizmete girecek diye yazan ve o hastane hizmete girmediyse bunun sorumlusu protokol değil ama protokol imzalanırken ve imzalandıktan sonra bakanlık koltuğunda oturandır.
Bu bütün bakanlar ve bütün sorunlar için de geçerlidir.
Ama lütfen dikkat son zamanlarda KKTC bakanlarının da diline bir laf dolandı ‘‘ başbakanımın verdiği talimat üzerine narenciye sorununu çözüyoruz ’’ gibi laflar gırla gidiyor.
Niye bakanlık var anlaşılmış olsaydı, eğitim bakanlığı başbakanlık talimatını beklemez bakanlık olarak sorumlu olduğu sorunu çözerdi.
Talimat üzerine iş yapmak çavuş er arasında ya da usta çırak arasında olur.
Bir meselenin bakanlığı varsa o bakanlık meselenin tam sorumlusudur ve ilgili olduğu hayat aslanındaki bütün sorunların teşhisi ve çözümü ile birinci derecede ilgilidir. Bizde öyle mi.
Hiç mi utanmıyor KKTC yetkilileri Anamur’dan denizi aşıp da gelen suyu nerdeyse 8 yılda tarım alanlarına ulaştırmayı beceremeyip te onu da anavatanın sırtına yüklemiş olmaktan.
Evet sözün özü hükümetin, bakanlığın ne olduğunu anlamamışlar galiba. Vatandaşlar da vatandaşlığın ne olduğunu sorumluluklarını haklarını anlamamış.
Galibası fazla mı ne, anlamış olsalardı mesarya suya doyardı ve her köyde ilkokul her kasabada ortaokul lise ve her ile de hastane yapılırdı. ( yetkililer başkente bile ilçe deseler de Lefkoşa, Mağusa, Girne, Güzelyurt ilçe değil ildir ve belki İskele, Lefke, Gönyeli, Karpaz, Lapta, Alsancak ilçe olabilir )
50 Yılda Anlamadılar
Cumhur Deliceırmak
Yorumlar