2 Mart 2007. Değirmenlik- Girne Dağ Yolu’nda Girne istikametine giden demir yüklü kamyonun frenleri patladı. Yolun kenarında yeterli banket veya yavaşlayacağı kum havuzu olmadığından önünde seyreden araca vurdu, bu aracı sürükleyerek önde giden diğer kamyonla arasına aldı. Sıkışan araçta biri çocuk 7 kişi can verdi. İçişleri Bakanı ile Girne Kaymakamı kaza mahallinde incelemede bulundular. Kaymakam da bakan da çok üzülmüştü. Ertesi gün cenaze töreni yapıldı. Ölenler öldükleriyle, kalanlar da acılarıyla hayata devam ettiler. Kimse üstüne alınmadı. Üstüne alınan olsa istifa ederdi. Bakanımız da, kaymakamımız da daha uzun yıllar bizlere hizmet etmeye devam ettiler. Hizmet verdikleri bölgelerde defalarca devlet ihmalinden, yetersiz yollardan kazalar oldu. İnsanlar öldü, onlar üzüldüler. Daha ne yapacaklardı?
29 Kasım 2016. Aynı Dağ Yolu. Yolun içinde yıpranmadan dolayı 30-40 santimetre derinliğinde oluklar açıldığından yolda düzgün ilerlemenin mümkün olmadığı bir sabah Lefkoşa istikametine doğru öğrenci taşıyan minibüs, taş kırma tesislerine doğru giden bir kamyonla kafa kafaya çarpıştı. 3 kişi olay yerinde can verdi. 5 kişi ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldı. Hele şükür onlar hayata tutundular. Aralarında hala daha tedavi gören gençler var. Sağlıklarına kavuşsalar da olayın travmasını uzun yıllar yaşayacaklarından eminim. Benim de başıma gelmişti. Bakanımız hiiiç üstüne alınmadı. “İstifa gereksiz” dedi. “Ben daha yeni geldim. Düzelteceğim” falan dedi. Bu konunun haberini yapanlar sayın bakanımızın Atatürk’ün “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri” lafını söylerken sağ elinin işaret parmağıyla hedefi gösterdiği resmine benzer şekilde poz verdiği bir resmini kullandılar. Bu olaydan derin üzüntü duyduğuna inandığım bakanım ve bakanlığın en üst düzeyine atadığı tümü öğretmen kökenli bayındırlık ve ulaştırma uzmanlarının hiçbiri istifa etmedi. Görevlerine devam ediyorlar. Üzüntülerinin geçmesini müteakip bu tür olayların siyasi gereğini yapacaklarına dair inancımı yitirmiş durumdayım.
Siyasilerimizin üzerinde bizi düzgün yönetmeleri için baskı kuramıyoruz sanırım. “Benim partimdendir, ne yapsa haklıdır” düşüncesiyle en büyük hataları yapan siyasilerimizi bile “partilidir” diye korumaya alırsak, günün birinde yapılan hataları kendi canımızla ödeyebileceğimizi düşünmemekteyiz.
Siyasilerimiz ve bizi yöneten diğerleri yönetememenin cezasını çekmediklerinden olsa gerek işi pişkinliğe vurdular. En ufak bir olumlu haberin kendilerini tekrar seçtireceğini düşündüklerinden eminim. Ortalık yangın yerine dönmüşken bile aynı tesisi iki defa açanlardan tutun da, inşaatı devam eden yolu günaşırı basın ordusuyla ziyaret edenler zekamızla alay etmekten çekinmiyorlar. Hal böyleyken:
17 Mart 2017. Gazimağusa Kaymakamlığı. 42 yıldan beridir bozuk olan asansör tamir edildi diye kaymakamla birlikte kalabalık bir ekip kokteyl eşliğinde televizyon kanallarına röportaj verdi. Ana haber programlarında yayınlandı!
Çok ilgi gördüğünden eminim. İlk asansörden bahseden kayıtlar M.Ö. 236 yılında Arşimet’e dayandırılır. Kaymakamlıktaki asansörün tamiri asansörün icadından bile önemlidir. İcadından 2250 yıl sonra asansöre gereken ilgiyi gösterip hakkını teslim ettiğimiz için mutluyum.
Not: Aynı asansör 16 Ağustos 2016’da da törenle açılmış ancak tekrar bozulduğundan 17 Mart 2017’de yeniden törenle hizmete alınmıştır.