Çok söylenmişti ta baştan...
Çok konuşulmuştu...
Çok yazılmıştı tekrar tekrar...
Dikkat edelim diyordu akiller, bu halk hep ayni kalmaz...
Durağan değildir yaşam.
İki kez ayni suya giremez insan dememişmiydi Filozof Herakleitos.
Eski insanlar durmadan söyler bugünlere göre göre ne kadar güvenilirdi eski insanlar.
Çok daha azdı suçlular hapishane çok daha tenhaydı bugüne nazaran...
Gün gele suç ve suçlu yoğunluğu nerdeyse tavan yapmış artmakta.
Malum savaş yaşamış toplumlarda suçlar da artar.
İstatistiğin yalanı olmaz.
Göçler olur şurdan burdan her taraftan...
Ve akıp gelen göçler ne yazık ki işsiz güçsüz insanlar baktın mı, inceledin mi iş olanaklarını memleketinin ne kadardır göç potansiyelimiz.
Göç edenler tek tek gelmezler...
Çoluk çocukları ile sürü sepet...
İş isterler aş iste onlar da hasta olurlar hastane isterler...
Çocukları için okul isterler hele işsiz kaldıklarında bol keseden suç işlerler.
Toplumun hırlısı, hırsızı kavgacısı katili artar.
Mahkemelerin yeterli mi bu kadar davaya bakabilsinler.
Hapishanelerin yeterli mi bu kadar mahkumu barındırması için.
Yedirmesi, içirmesi v.s
Bu amaçla ayrılmakta olan tahsisat yeterli oluyor mu? mahkumsa bir insan, o da vatandaşın muadilidir.
Onlara bakmakla yükümlüsün.
Yedireceksin içireceksin hastaysa tedavi edeceksin.
Bütün bunlar varken sen kendi halkına ve kendi ülkene nasıl bakacaksın.
Hesap kitap yapmaksızın hükümetçilik oynamak olmaz.
Oluyor işte deseniz de.
Lafı güzar.