Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, gerek Kıbrıs sorununa çözüm arayışları sırasında gerekse uluslararası platformlarda doymak bilmez taleplerini gündeme taşıyarak bunlar üzerinden Kıbrıs sorunun halledilmesini istiyor.
O kadarla da yetinmeyerek sanki de taleplerinin karşılanması öncelikli konu imiş gibi bir davranış içerisine giriyor.
Halbuki, Kıbrıs sorununun kökeninde Kıbrıs Rum liderliğinin Türk halkını ortadan kaldırmak için düzenlediği saldırılar vardır.
Bu nedenle Kıbrıs konusunda çözüm arayışı sürdürülürken buna paralel bir uğraş daha verilmesi gerekir. O uğraş da Kıbrıs’ta Türklere karşı yürütülen soykırım girişimlerini duyurma ve anlatmadır.
Maruz kalınan soykırım girişimlerini hiçbir zaman unutmamamız gerektiği gibi dünyaya da yeterince duyurma zorunluluğumuz vardır.
Soykırımın dünya düzeyinde canlı tutulması bu olayların yaşanmaması açısından gerekli bir unsurdur.
Soykırım girişimini dünyaya duyurmak, barış istememek anlamına gelmez. Aksine barışın sağlam zeminde olmasını sağlar.
Dünya savaşı sırasında Yahudilere karşı uygulanan soykırım bugün hala sanki de yeni olmuş gibi biliniyorsa bu olayın sürekli anlatılmasındandır.


*


Rum ve Yunanlıların soykırım girişimi ile yaptığı katliamlar, 1974 yılında dünya basınında tescil edilirken konuyu canlı tutma adına etkin girişimlerde bulunulduğu söylenemez.
1974 yılında konu hakkında yazılanlar ve söylenenleri baz alarak bunlar ileri götürülebilirdi. O günlerde söylenenlere kısaca bir bakalım:
23 Temmuz 1974’te ABD’nin UPİ ajansı, “insanlık aklı Yunanlıların Kıbrıs’ta yaptığı bu cellatlığı asla kabul edemez” demiştir.
Washington Post Gazetesi 30 Temmuz 1974 tarihinde “Rumların bu hareketleri insanlık namına utanç vericidir” ifadesini kullanmıştır.
BM Barış Gücü Kıbrıs Temsilcisi Lars Hakanson 1974 Ekim’inde şöyle diyordu: “Ömrüm boyunca böyle bir facia, böyle bir barbarlıkla karşılaşmadım, hayatımda böyle şey görmedim.”
Bild gazetesi 26 Temmuz 1974’te, “Rumlar Türk köylerine kana susamış caniler gibi baskınlar yaparak, sivil halkı feci şekilde öldürdüler” ifadesini kullanıyordu.
30 Temmuz 1974’te Almanya’nın Sesi Radyosu, “insan aklı Rum katliamını anlayamaz” diyordu.
Dünya o günlerde katliamlar ve barbarlığın şiddeti karşısında bu ifadeleri kullanırken bugün içimizde dahi bu tür söylemlerden kaçınılmaktadır.
Neden?
Bunun nedeni kuşkusuz ki barışçı görünme adına katliamlardan, soykırım girişimlerin bahsedilmesini yanlış veya gereksiz gören anlayıştır.
Bu anlayıştakiler; katliamları, barbarlığı ve soykırımı, bırakın uluslar arası düzeyde canlı tutmayı, içimizde dahi unutturmak için çaba göstermişlerdir.
Gün oldu okullarda çocuklarımızı bu konuda bilinçlendirme “şovenizm” olarak görüldü.
Katliamların varlığından bahsetmek, barış karşıtı olma ve savaş istemekle eş anlamlı tutuldu.
Bu konuda korkunç bir propaganda yapıldı.
Bugün dahi kendi içimizde soykırım olayının unutturulması için çaba gösteriliyor.
Bu vahim durumdan süratle kurtulmak gerekmektedir.
Soykırımı canlı tutmak için gerekenler yapılmalıdır. Halk ve öğrenciler bilinçlendirilmeli, konu uluslar arası platforma götürülmelidir.
Çağın teknik olanakları kullanılarak sanat ve iletişim kanalları ile konu dünya kamuoyunda canlı tutulmalıdır.
Konuyu unutmak, insanın ve toplumun kendine saygısını da unutması anlamına gelir.