Devlet hukuk ile yönetilir, yönetilmeldir.

Devlet hukuk ile yönetilir demek, en küçüğünden en büyüğüne kadar bütün anayasal örgütler de hukuk ile yönetilir, yönetilmelidir demektir.

Peki, hukuk nedir.

Anayasa ve yürürlükteki türlü çeşitli yasalara uygun olarak yönetmek, işleri , örgütleri ve devleti hukuka uygun yönetmek demek midir.

Hayır öyle bir durumdaki devletlere hukuk devleti değil kanun devleti demek gerekir ki,  tarih boyunca dikta ile yönetilen pek çok devlet aynı zamanda kanun devleti nişanı ile de ödüllendirilebilir ya da zımbalanabilir olmaması gereken işler dosyasına.

Misal, Julis Cesare’nin Roma imparatorluğundan tutun da, Franko İspanyası, Hitler Alamanya’sı, Musslolini İtalya’sı kanunlar ile yönetiliyordu en sıkı şekilde.

Partilerin tüzüklerine, parti üyeleri, parti adaylarına oy vermek zorundadır gibi maddeler yazılması da kanun devletinin küçük çapta, parti bazında kanun devletine uyum sağlama yöntemi değil midir.

İş, anayasal örgütlere gelince, onlarda da, yönetici kadroların, yetişip de yönetici pozisyonuna geldikten sonra, örgüt üyelerinin ne düşünüp ne düşünmediğini hiç araştırmadan, konu hakkında üyelerinin görüşlerine baş vurmayı akıllarına bile getirmeden, örneğin  ‘‘ tek çözüm federasyon – federasyon olmaz ise mahvoluruz ’’ diye boy göstermeleri de hukuka değil kanunlara tüzüklere göre davranmalarının sonucudur.

Evvel emirde kanun yazıcılar, Anayasa yapıcıları,  hukuk nedir konusunda ince eleyip sık dokuyacak kabiliyette olmalıdır.

Hukuk ve kanun ve de bunlar arasındaki ilişkiler hakkında derin derin düşünmemiş bireyler için ‘‘ KANUNLAR HUKUKA UYGUN OLMALIDIR ’’ diye bir cümle elbette ters ve saçma gelebilir, ancak bu çok net bir şekilde böyledir ve dünyanın bir çok devletinde hukuka açıkça aykırı çok sayıda kanun bulunmaktadır.

Bir başka yazımda buna yeniden dönebilirim. Bu yazıdaki derdim, Cumhurbaşkanı’nın Anayasa ve kanunlara uygun ve fakat hukuka aykırı olduğu açık olan son uygulamalarıdır.

Hükümeti kimin kuracağı konusunda kanunlar ve anayasa Cumhurbaşkanı’na keyfince karar verme hakkı tanımaktadır ve fakat öte yandan demokrasinin, demokrat olmanın olabilmenin bir hukuku vardır ki, bu hukuk Cumhurbaşkanlarına partilerin iç işlerine karışmaması telkininde bulunmaktadır.

KKTC devleti bir hukuk devleti olacaksa, Cumhurbaşkanı da dahil olmak üzere bütün parti başkanları hukukun üstünlüğünü kabul etmeli özümsemelidir.

Seçim sonuçları böyle diye SEÇİMLERİN HER ON KİŞİDEN BİRİNİN BİLE OYUNU ALAMAMIŞ MAĞLUP PARTİLERİ, SEÇİM SONUÇLARINI BAHANE OLARAK KULLANARAK DEVLETİ, DİĞER PARTİLERİ   VE HALKI  ‘‘ YA BİZİM DEDİĞİMİZ OLUR – YA DA DEVLETİ KİLİTLERİZ ’’ ŞANTAJI – TEHDİTİ ile karşı karşıya bırakmak evet kanunen haktır ve fakat korkunç derecede hukuksuzluk, hukuku tanımamak hatta paspas yapmaktır