Dört yıl önce müjde verir gibi bir tavırla adanın her iki devletinde de cep telefonlarının birbirine ulaşacağı konusunda anlaşmaya vardık dedi.
Kim dedi
Müzakereci dedi. Müzakereciler dedi.
Sonra ne mi oldu.
Mayın tarlalarının temizlenmesi anlaşmasına ne olduysa o oldu.
Mayınsız bir ada oldu Kıbrıs adası.
Eğer yalansa, ben müzakerecilerin yalancısıyım. Yalanın varsa vebali, onların boynuna.
Neyse ki hiçbir Kıbrıs Türkü ya da Kıbrıs Eleni bu anlaşmanın gerçek olduğuna inanıp da mayın tarlalarına lingiri ya da top oynamaya, ekşilice, lapsana, yumurta otu, gafgarıt toplamaya gitmedi.
Mayınlar ve anlaşma kendilerini unutturdular.
Yıllar geçti üstünden.
Ayni müzakereciler, ayni anlaşmayı birkaç ay önce de yaptılar ve yine müjde müjde size diye duyurdular.
Kıbrıs adasının her iki devletindeki cep telefonları birbirleri ile iletişecekmiş.
Koca Cumhurbaşkanları yalan, yanlış söylemezler diye tam 3 aydır Valentina’ya telefoniyen ulaşmaya çalışıyorum
Günde kırk defa iletişime geçmeye uğraştığım, olmuyor, iletişim bir türlü olmuyor.
Telefonu kaptığım gibi satıcısına gittim.
Beyler dedim, şu kadar bin liraya sattığınız bu telefon Stravulo ile Paphos ile ilteşime geçemiyor bir türlü. Bir bakın, değiştirin bunu çünkü garantisi var.
Bana dediler ki, telefonun bişeyi yok. Bak taa Avusturalya ile iletişebilirsin. Sorun telefonunun kapsama alanında değil.
KKTC ile KC karşılıklı birbirlerinin telefonlarını kabul etmiyor sorun ordadır dediler.
Koca cumhurbaşkanları beni yanılttı mı yanı dedim.
Estafurullah dediler.
Olur mu öyle şey. Yalnız seni değil diye devam ettiler…