Mehmet Altınay’la uzun süreli bir siyasal birlikteliğimiz oldu. Aramızda su sızmayan bir yakınlık ve karşılıklı güven vardı. Birlikte çok yollar tükettik, savaşım verdik, sevindik, üzüldük. 
Aktif siyasetten ayrılmaya da birlikte karar vermiştik. Yeniden siyasete dönmek gerektiğini düşünürsek buna da birlikte karar verecektik. O akademik kariyeri tercih etti. Bense artık yalnız yazmayı düşünüyordum ama DAÜ’den “gel bize Kıbrıs Araştırmaları Merkezi kur” önerisi gelince hayır diyemedim çünkü bu ülkede kurulan her üniversitenin, bütçesinin bir kısmını Kıbrıs araştırmaları için kullanmasının zorunlu olmasını ve böyle bir merkezi olması gerektiğini savunuyordum. Bana bu olanak verilince reddedemezdim. Dolayısıyla DAÜ çatısı altında birlikteliğimiz sürdü.   
1998 seçimlerinden sonra UBP-TKP Koalisyon Hükümeti kurulurken Mustafa Akıncı’dan dıştan bakanlık önerisi alan Altınay bana geldi. Aktif siyasete dönmek gerekirse birlikte karar verme yönündeki uzlaşımıza sadık olduğunu söyledi. Eğer kendisi öneriye olumlu bakıyorsa bakan olmasını onayladığımı söyledim. Bunun üzerine bakanlığı kabul etti. Çok da iyi etti çünkü onun en başarılı eğitim bakanı olduğunu çoğu söylüyor. 
Eğitim ve Kültür Bakanı olarak sürekli ilişkimiz oldu. Eğitimle ilgili birçok konuyu birlikte değerlendirdik. Kültür konularında çok daha fazla katkım oldu. Parti programına da aldığımız ve sanatçıların da desteklediği/istediği Özerk Sanat Kurumu oluşturma hedefimiz oldu uzun süre! Altınay Bakan olunca yasa tasarısını hazırladım. Onun çabasıyla konu Bakanlar Kurulu’na, oradan Başsavcılığa gitti. Başsavcılıkla da yakın iş birliği yaparak tasarının Meclis’e gitmesini, Komite’de sonuçlanmasını da sağladık ama tam o aşamada Hükümet gitti ve tasarı yasalaşamadı. Ne yazık ki konu bir daha gündeme bile gelmedi ama bu durum, bu ülkede Özerk Sanat Kurumu oluşturma aşamasına kadar onun Bakanlığında gelindiği gerçeğini değiştirmez.   
***
Onunla siyasal birlikteliğimiz 1977 yılında Toplumcu Kurtuluş Partisi’nde başladı. Karakterlerimiz, düşüncelerimiz, parti anlayışımız, örgütçülüğümüz çakışıyordu. Bir partiye giren insanlar, genellikle o partiye bir şey katmazlar, o partinin örgütünden, gücünden yararlanırlar. Altınay öyle değildi. Ülkemizde, birlikte ayağımızın basmadığı yer kalmadı.  Tüm ada sathındaki parti örgütlemelerinde katkımız vardır. Parti Genel Başkanlığı’na aday olmama birlikte (Hüseyin Angolemli ile Çetin Veziroğlu ile de) karar vermiş ve birlikte hareket etmiştik. Onun Genel Sekreter olmasına da birlikte karar vermiş ve birlikte yürümüştük. 
1985’te UBP ile ortaklık hükümeti kurduğumuzda, Parti lideri olarak bakan olmasını düşündüğüm ilk kişiydi. Nitekim çok başarılı bir Çalışma Bakanı oldu. Uluslararası Çalışma Örgütü İLO sözleşmeleri onun Çalışma Bakanlığında yasalaştı.  
***
Mehmet Altınay, akademik kariyerinde de başarılı oldu. Profesörlüğe kadar yükseldi. Üniversitede yöneticilikle çok sayıda yayın yaptı. Biri erkek, ikisi kız üç çocuğu da akademik kariyeri seçti ve profesörlüğe yükseldi. Bir babanın yapabileceği en iyi babalığı yaptı.
İlkeli, dürüst, özverili ve çok çalışkan bir kişilik, az gelen bir değerdi. Siyaset yaşamında “üretim” için çırpınıp durdu. Onun bu ülkede uzunca bir süre Tarım Bakanlığı yapmamasını büyük kayıp olarak görüyorum.

***
Evet Altınay! (Ona öyle hitap ederdim. O da bana abi derdi.) Cenaze töreninde bulunmak, senin ardından senin için yazmak da varmış. İkisi de benim için zor ama senin için yaptım. Ama olmadı be Altınay, bu kez olmadı. Seni rahmetle anıyorum. Çok sevdiğin ailenin, yakınlarının, dostlarının ve halkımızın başı sağ olsun!