Hatırlar çekirdek, dalından düştüğü, meyve halinde düştüğü ağacı da tohum olur yeni bir ağaca.
Hatırlamak için tanığa ikinci kişiye ihtiyacı yoktur insanın ve fakat insan hatırlatmak için ikinci insana üçüncü beşinci yüz bininci milyonuncu insana ihtiyaç vardır.
Hatırlıyorum.
1960 yılında bir devlet kurulmuştu bu ada üzerinde.
Kendi anavatanlarına bağlanmak için on yıllarca İngiltere’ye karşı mücadele veren iki halk bu mücadele çerçevesinde bir birlerine karşı da mücadele ediyorlardı bu mücadelelerin her ikisi de doğruydu ve haklıydı.
Elen komşularımız adayı İngiliz sömürgesi olmaktan kurtarıp canı gönülden ve de bilinçle anavatan belledikleri Yunanistan’a bağlamak istiyorlardı ve mücadele sürecinde Türkleri de ENOSİS önünde engel gördükleri için bir yandan İngiliz sömürgecilerine karşı can siperane mücadele verirken beri yandan da Yunanistan’a bağlanmayı kabul etmeyeceğini ilk günden itibaren net bir biçimde ortaya koyan Türklere karşı da mücadele ediyorlardı  ( Kıbrıs Elenleri ve Kıbrıs Türkleri demiyorum çünkü o yıllarda ne Makarios, ne Grivas, ne Ezekias Papayuannu kendilerini Kıbrıs Eleni / Kıbrıslıelen olarak tanımlamıyor ve düpedüz amasız fakatsız ve Kıbrıssız Elenler olarak tanımlıyorlardı ve bu doğruydu, işin daha da hoş tarafı bu bu gün de doğrudur. İnanmayan Hristodulis’e, Stefanu’ya  sorabilir.
Doğrudur çünkü Kıbrıs devleti komşularımız için kültürel ve milli bir varlık değil ama fakat Elenliklerini daha da öne çıkaran resmi ve diplomatik bir varlıktır.
Bunları hatırlıyorum ve bunları hatırlamak için ne Elen komşuların tanıklığına ne de Türk liderlerin işaretine ihtiyacım var.
Ama bunları ve daha nicelerini hatırlatmak için Elen komşulara ve Türk liderler Türk halkına ihtiyacım var hatırlatıyorum hatırlamak isteyen varsa faydalansın.
Kıbrıs ve sorunu öyle et tırnak bayrak vatan Gaziveran Luricina değil de Akıncılar diye nutuk irad etmekle açıklanabilecek bir şey değildir.
Kıbrıs ve sorununu hatırlamak için TMT’nin MÜCAHİTLERİN ne kadar önemi varsa EOKA’nın da o kadar önemli olduğunu anlamak bilmek kabullenmek gereği vardır.
Sabah akşam TMT’ye Mücahitlere çapulcular diye hakaretler yağdıran komşularımız Elenlerin bir avuç diye niteledikleri Mücahitleri TMT’yi yenemediği ve boyunduruk altına alamadığı tarihe mal olmuş bir gerçektir.
Ve bu gerçek 1974 öncesinin de bir gerçeğidir, nokta koyalım buraya ve gelelim yazının esasına.
Resmi ağızlar ‘‘ özden gelen müktesep haklarımız var ’’ diyorlar ya, iddia ediyorum ki özden gelen haklar derken BM Anayasasından ve varlığı uluslararası kurumlar, BM ve AB tarafından da kabul edilen 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti KURUCU ANAYASASINDAN söz ettiklerinin, onlara atıfta bulunduklarının, onları referans gösterdiklerinin farkında değillerdir.
Ve yine iddia ediyorum KKTC hükümet üyelerinin hiç biri KC 1960 Anayasasını okumuş öğrenmiş ve içselleştirmiş değillerdir.
Aynı iddiayı KKTC Dış işleri bakanlığı mensupları ile KKTC dış temsilcilikleri için de ileri sürüyorum ve dahi KKTC meclisindeki elli adet vekilden bu anayasayı okuyup özümseyenlerin sayısının üçü beşi geçmediğinden de eminim.
Hatırladım çünkü biliyorum özümsedim ve hatırlatıyorum, koyun önüne BM’nin AB’nin kurucu anayasadaki TÜRK HAKLARINI ve ısrarla akılla kararlılıkla savunun bakalım neler olacak.
Neyin teyidini istediğinizin farkında mısınız. Teyit varlığı bilen şeyin varlığının bilindiğini ve kabul edildiğini ilan etmektir.