Bir sorudur taş, kök bir başka sorudur ve yanıttır soruya kök ile taş.
Soru tarlaysa ağaç cevap mıdır, neyin sorusudur peki ağaç.
Meyve çekirdeğin cevabıysa tohum ormanın sorusu mu.
Yürür geçeriz yanından taşın toprağın otun böceğin.
Yürür geçeriz salının yanından çarşambanın cumanın.
Evlerin yanından pencerelerin kapıların yanından yürür geçeriz.
Ne dediğini duymadan taşın ağacın, ne sorduğuna kulak asmadan lâlenin zambağın okula gitmek dersler almak ne manadır.
Taşın tarihine kafa yormadan bitirilen jeoloji ve maden fakültesinin verdiği diploma ne der bize taşın tarihinden fazla.
Bir çocuk kaç çocuktur ve bir baba anne dayı hala amca teyze kimdir kaç kişidir.
Hey dur
Öğretmen dediğin ve öyle etiketlediğin aynı zamanda bir babadır bir anne bir kardeş bir kuş sever bir paraşütçü.
Bizim mahallenin çocuğu dediğin çocuk da bir ayak oyunu birincisidir ve kardeşinin ablası babasının kızı kitap okumayı sever  biliyor musun.
Konserve bezelyeler bile yek diğerinin tıpkısı değilken bir sınıf dolsu çocuğu nasıl etiketlersiniz 3 A diye ya da 2 B diye.
Kendi pencereniz her gün değişirken ve pencerenizden görünen manzara değişirken nasıl aynı sanırsınız her salıyı.
Bu Salı bu salıdır ve haftaya başka Salı.
Sabahı başkadır günün kuşluğu başka öğleni daha başka ikindisi bir başka.
Nasıl kabullenirsiniz kendinizi hep aynı diye.
Bir uzanıp bakın Akdeniz’e  dünkü Akdeniz mi hatta bir çeyrek önceki Akdeniz mi.
Ya Kıbrıs aynı Kıbrıs mı, dünkü Kıbrıs mı. Başka bir Kıbrıs’a uyanacaksın yarın, sakın dünkü sen kalma