Az kaldı okulların açılmasına.
Ben çocuklardan yanayım ve gençlerden.
Lütfen doğru anlamaya çalışın öğrencilerden yana değilim, gençlerden çocuklardan yanayım.
Anlamakta zorlanmak iyidir zorlanın.
Öğrenci dediğimiz şeyin tanımı yapılabilir, geçmiş bütün eğitim bakanları öğrenci tanımı yapmıştır ve elbette Nazım Çavuşoğlu’nun, Türkiye Milli Eğitim Bakanının da bir tanımı vardır.
Tanımsızdır çocuk ve ma aile top yekun  müfredat adı verilen küflü paslı malumat furuşla taarruz eylemezsek üstlerine kendi tanımını kendisi yapacaktır ve bu çok da iyi ve güzel olacaktır.
Şunun şurasında iki hafta kaldı ve hazreti devletin / devletlerin bütün makam sahipleri ‘‘ vatana millete devlete hatta hükümete faydalı ve gerektiğinde toprak vatan olsun diye gül bahçesine girercesine kara toprağa girmelerini dikte edeceklerdir öğrencilere ‘’
Eğitim sistemi ciddi, asık suratlı ‘‘ akıllı olacak ’’ öğrencilerden yanadır ve çocuk çocukluk gülmekten yanadır oynamaktan, sevinmek coşmak ister.
Kim kime dum dumadır her alanda olduğu gibi eğitim alanında da KKTC bürokrasisi.
Eğitim üzerine kafa yorulmalıdır ki önceliğin o okulun bu bakanın şu dershanenin başarısı değil ve fakat devlet ve bürokrasi tarafından çocukluktan zorla çıkarılarak öğrenci giysileri içine hapsedilenlerin, öğretmenleri, aileleri tarafından rahat bırakılarak yeniden özüne çocukluğuna dönmesi sağlanmalıdır.
Çocuk erişkin yaşına gelinceye kadar sevgi saygı ve oyunla yoğrulmalı ve vakti geldiğinde de ( ki bu vaktin gelip gelmediği çocuğun davranışlarından zaten bellidir ve vaktin erişip erişmediğine de ancak ve yalnız o karar vermelidir.
Çocuklar insandır ve okullar onların yaşam alanı haline getirilmelidir.
Nesiller boyu binlerce çocuğu öğrenci giysileri ile devletin eğitim keyfine bağlı olarak eğitim zaiyatı olarak hallettik.
Bu berbat düzen moderniz biz, gelişmiş insanlarız diye hava attığında mangalda kül bırakmayan Kıbrıs Türk halkı binlerce güler yüzlü sevinçli çocuğu, öğrenci klişesi ile yem etmiştir kendi anlamsız başarı anlayışına.