Özel kartonu vardı ve kalemi hep kulak arkasında metrosu da hep boynundaydı.
Gel bakalım küçük adam, sen Mehmet’in sucu Mehmet’in en küçük oğlu değil misin ya da sen Hakkı’cığın ortanca oğlu Cemal değil misin diye sorar ve eklerdi güleç sesiyle
Uzat bakalım ayağını, kartona basardık ve kulağının ardındaki kalemi alır ayağımızın haritasını çizerdi önce sağ ayak sonra sol ayağımızın.
Metrosunu boynundan sıyırır ve tarak kemiklerimizin genişliğini alırdı.
O zamanlar birey sözcüğü dilimize pelesenk olmamıştı daha ve fakat şimdi ‘‘ birey ’’ sözcüğünü kavramlaştırarak birey olmak çok önemli diyenlerin atfettiği anlamı ile bireydik / kişiydik, bir benzeri daha olmayan özel biricik insanlardık ki her bir insanın ayağı kendine özeldir.
Ali’nin Ayşe’nin ayağının tıpkısının aynısı yoktu yoktur ve olamaz da.
O zamanlar ayakkabılarımız / kunduralarımız da özeldi.
Ve kunduracı Hüseyin Dayı da özeldi.
Bir arı kovanında 10 000 ile 100 000 arasında birey bulunur ve kurt sürüleri de 10 ile 40 bireyden oluşur.
Demem o ki BİREY sözcüğü büyük çoğunluğun yüklediği anlamı içermiyor tam tersine ADET / MİKTAR / TANE anlamını seslendiriyor.
3 adet meyve diyebilirsiniz bu meyveler bir karpuz bir kavun bir elma olsa da.
Yanisi şu ki
Birey kavramı imsandan gayrı bütün canlılar için kullanılıyorsa ortada bir yanlış kullanma yoktur ve fakat birey sözcüğünü insanlar için hele de kutsayarak kullanıyorsanız baltayı taşa vurursunuz ki taş kırılmaz balta paramparça olur ve kurduğunuz cümle de kapitalizm ahlakının kar zarar rekabet ölüçütleri içinde kalır.
Örneklemek gerekirse
Yığınla futbolcu vardır ki 1 futbol takımı 11 bireyden oluşur diyebilirsiniz tıpkı bir arı kovanında 10 000 birey olması gibi.
Ve fakat
Pep Guardiola, Ancelotti, Jürgen Klopp canını yese yeni bir Ronaldinho, yeni bir Messi, yani bir Kenny Daglish, yeni bir Dr Socrates, Metin Oktay, Lefter  yaratamazlar. Bu saydığım isimler futbolun kişilikleridir.
Yeni bir Salvador Dali, Balkan Naci İslimyeli yeni bir Ara Güler yaratamaz halklar milletler artık.
Yaratamazlar niye mi.
Çünkü kapitalizm hepimizi bireye dönüştürüyor, aynı, tıpkısının aynısı nikeler Adidaslar pumalar, giyen insanlar artık ayakkabı pantolon gömlek kullanan insanlar değil markalar tarafından kullanılan bireylerdir de ondan.
Kurtlar sofrasında birey olmayı reddedip de koyun sürüsünden ayrılan çok az sayıda insan da kurtlar tarafından kapılmaz kapılamaz ve kendi kişiliğini oluşturarak kendi sözünü söyler kendi denizinde yüzer kendi havasında uçar kendisi olur
Ona slogan attıramazsınız.
Slogan kraliçe arıların peteklerinde milyonlarcası olan işçi arı bireylerinin işidir onlar vızıldar ve kraliçe arının sahibi de ( ki aynı zamanda ve mekanda kovanın da sahibidir ) balları toplar ve size satar.
Afiyet olsun. İşte bu kapitalizmin içinize sindirdiğiniz birey olma hakinizdir