Ünlü bir kişi demiş ki, mutlu bir domuz olmaktansa mutsuz bir Sokrates olmayı tercih ederim.
Ünlü bir kişi olmanın türlü çeşitli yollarından yöntemlerinden biri de vasat altı akıllar tarafından kolay anlaşılabilecek ve hatta onların ağzına yapışacak ve yakışacak içi boş lakırdılar etmektir.
Mutlu bir domuz kimdir diye sormak gerekir mi, hayvanlar için mutluluk ya da mutsuzluk diye bir şey yoktur, varsa da bizim / biz insanların anladığı şeyden çok farklıdır.
Köpek besleyenler bilir, köpekler zaman zaman leş kokulu şeylere sürtünmekten ve o kokuyu kendilerine sabitlemekten hoşlanırlar belki de bu onlar için bir mutlu olma halidir ve fakat bu durum yukardaki sözü söyleyenin mutlu domuz derken kast ettiği şey olmasa gerektir.
Binlerce yıl öncesinin şehir devletleri çağında ( demek ki devlet kavramı kapitalizmin icadı değildir ) önemli sözler edenler ile hayvanlar alemini bir kenara bırakarak günümüz insanına bakalım.
Kuşku yoktur ki bir İngiliz ile bir Almanın mutlu olma anlayışları aynı değildir ve İngiltere halkı içinde de mutluluk kavramının karşılığı hem sınıflara göre ( işçiler ile burjuvaların mutluluk kavramında uzlaşmalarını kimse beklemiyor her halde ) hem cinsiyete göre ve hem de yaş guruplarına göre farklılık göstermektedir.
İnsanı beş yaşında mutlu edebilen ile 35 yaşında mutlu edebilen şey aynı olmasa gerektir.
Mutluluk nedir diye de sormak gerekir her halde ve Nazım Hikmet can dostu Abidin Dino’ya sen mutluluğun resmini çizebilir misin Abidin diye sorarken şiir yazmakta idi yoksa Abidin mutluluğun resmini yap da görelim demek istemiyordu.
Mutluluğun resmi yapılmaz / yapılamaz, fotoğrafı da çekilemez çünkü mutluluk insanın kendi iç dünyası ile ilgili belli belirsiz bir durumdur hatta belirsizliğin ta kendisidir.
Üzüntü mutluluk gibi ve kadar soyut değildir kendini ele verir, bir ara önemli bir makama oturan bir siyasi birey kendi söyledikleri kabul görmemeye başlayınca bütün Kıbrıs Türk halkını kast ederek ‘‘ amma da marazi oldunuz ha ’’demiş ve kendi üzüntülü, marazi halini gözler önüne sermişti.
Azıcık aşım dertsiz başım diye bir ahali sözü vardı bir zamanlar ve evet aşımız kendimize yetecek kadardı ve başımız da dertsizdi.
Çok haddinden çok para, güzellik, havuz otomobil , viila vs vs peşinde koşanlar, ah bir bilseniz aslolan varsıl olmak değil var olmaktır.
Ve biz varız, varsıl olmasak da, kimileri için varsıl olmadan var olunmaz olunamaz diye bir inat söz konusuysa da o bir inattır o kadar hem de ezber inat.