Yoktur.
İçinde debelendiği sorunlardan kurtulma yolu yoktur.
Böyle bir genelleme kişinin karşılaşabileceği en sança sapan durumdur.
Yoktu karada hayat biliyorsunuz değil mi.
Çılgın bir balık mıydı kendini denizlerden karaya vuran ve insanlaşma sürecini başlatan.
Yedi defa çıktıysa Kıbrıs adası Akdeniz sularının üstüne altı defa batmış olmalı ve her batışı artık buralarda böyle bir ada yoktur anlamını taşıyordu.
Var sayalım ki ortaokul öğrencisi ilk matematik sınavında sıfır almış olsun.
İşte o sıfır alan öğrenci ve onun çokk Kıbrıslıtürk anne ve babası matematikten geçmenin yolu yoktura inanıyorsa en yapılmaması gerek şeyi yapar.
Gider matematik öğretmeninin kapısına ve ne olur bizim çocuğa geçer not ver der, ya da delegesi olduğu partiden vekil / bakan olana gider ve biz hep sana veririz oyumuzu bizim çocuk bu sınıfı geçmeli der.
Ve çocuk bir üst sınıfa başlar ama ne sınıfı geçmiştir ne de matematikten geçer not almıştır.
Bu hikayeyi bir yerden tanıyorsun ey okuyucu, ya sen yaptın ya da Türkiye ile KKTC arasında imzalanan  ekonomik ve mali protokol adı ile bildiğin şeylerden tanıyorsun.
Oysa sorunları aşmanın yolu yoktan yonga çıkarabileceğine inanması ile başlar insanın.
Yok / yoktur kavramları üzerine az biraz düşünürsek yokturdan sonra atılabilecek ilk adımın yol / yoldur olduğunu göreceğiz.
Çözümü yoktur ile karşılaştığı anda çözümün yoluna yaklaşmış olur insan eğer insansa ve hayal gücü tahayyülü varsa.
Atomun parçalanamaz olduğu gerçeği ! ile yüzleştiğinde insanlık ve bilim parçalama yollarını aramasaydı bulamazdı.
Atomu parçalayamayan insan ve insanlık bu günkü hale gelebilir miydi.
Bir düşünün ki akıllı telefonsuz kaldınız aman Tanrım ne büyük bir kâbus değil mi.
Atomu parçalayanların aklında bile yoktu sizin akıllı telefonlarınız ve eğer onlar akıllı telefonu önemseyecek kadar akılsız olsalardı halâ tahta tayyarelerle üç saate uçacaktınız adadan Adana’ya.
Yok ve yoktur üzerine kafa yorarsa insan aşar aşılmaz dağları da yol eyler kendine  çözmek için çözümsüz her sorun için çözüm yollarını