Ala turka davranacağım. Populizm yapacağım ve duygusal olacağım.
Yaşar Kemal’i itip kakmak, Nazım Hikmet’i hapislerde çürütmek alaturkalıktır da Nazım’ın kendisi frenk midir.
Yaşar Kemal’i örneğin Faulkner’den ayıran şey önce dilidir sonra yaşadığı coğrafyadır iklimdir atmosferdir sonra .
Tanzimat kafası ile geldik bu güne.
Nedir bu gün ?
Kendi deyimi ile Babı Ali’nin çatı katına yerleşen Çetin Altan’ın ensesinin asla kararmadığı gündür.
Ve gelişmişliğin köyde oynanacak tenisle ölçüldüğü gündür. Fener yenince Chelsa’yı bundan fizikçilere pay çıkarma günüdür.
Burjuva enternasyonalizmi diyor yazarların en dokunulmazı ve nedense unutturmaya çalışıyor burjuva enternasyonalizmi varsa, evrensel ölçekte sömürü de vardır ve aç bırakılmaktadır Tayland’da, Taiwan’da, Çin’de, Türkiye’de,Yunanistan’da, Mısır’da İNSANLAR.
Ki onlara işçi, köylü denirdi eskiden şimdilerde “ucuz işgücü” deniyor sermayenin hammaddesinden bahseder gibi.
Gelişmiş insan olmak için tenis oynamak, bowling topu cirlemek şart mıdır.
İnsanların tenis oynaması, oynamaması sadece kendi keyiflerine bağlıdır ve fakat tenis oynadığı için, insanlara gelişmiş yaftasını takmak tam bir alafrangalıktır üstelik de garp kurnazlığıdır.
Münevver olmaktan, aydın olmaktan vazgeçerek ille de ve mutlaka entel olmaya özen gösterenlerin, kendilerine neler yaptıkları üzerinde düşünme zamanları gelmemiş midir.
Asgari ücretin insanca yaşayabilecek, batılı orta sınıf bir insanın olanaklarına yakın olanaklara sahip olacakları bir seviyede olmasını istemek,neden populizm diye aşağılanmaya çalışılıyor acaba.
Population ne demektir diye düşünmesi gerekmiyor mu tuzu kuruların.
Population nüfus demek değil midir
Populizm yapmak, nüfusu memnun etmek niye olmasın.
Hele de nüfusun büyük çoğunluğu şekeri suya düşmüşler ise ve çok küçük, minicik bir azınlıksa nüfus içindeki oranı tuzu kuruların, niye büyük çoğunluğu değil küçücük bir azınlığı memnun etmeye yönelik olsun politikalar ve planlar.
Bu ekonomi dedikleri nasıl bir şeydir ki minicik bir azınlık, zengin daha zengin en zengin olsun diye dayatılmaktadır populationa.
Şekeri suya düşmüşler biliyor ki, unutmadılar ki halk diye bir şey vardır ve insan emeği ile insan aklı yüreği ile üretilmiş bütün iyi şeyler halk tarafından yapılmaktadır.
Hatta halkın bilgeliği “dünya öküzün boynuzunda değil ellerimizde dönüyor” demiştir.
Her halk kendi dili ile yücelir, yönetir işleri ve kendi dili ile konuşan halkı geri bıraktırmak sınırlı zamanlar için olasıdır ancak.
Yunanlıların yaşadığı bir coğrafyayı İngiliz aklı ile yönetemezsiniz ila nihaye ve ayni şey İtalyanlar, Alamanlar için de geçerli olduğu gibi, eğer Kıbrıs adasında sorunlar varsa Kıbrıs Türkleri, İngilizlerin Amerikalıların İtalyanların gönlünü hoş etme değil ama fakat ve ille de mutlaka Türklerin, Elenlerin, Maronitlerin, Ermenilerin gönlünü hoş etmek için çözüm aramalıdır.
Sorun bizim aramızda ise çözümü de biz bulacağız.
Biz kim miyiz.
Kıbrıs adasının populationu olduğumuza göre Akıncı ile Anastasiedes beyler populizm yapmalıdırlar.
Ve Kıbrıs Türkleri, Kıbrıs Elenleri, Türkiye, Yunanistan dörtlüsü bulacaktır çözümü. Ermeni ve Maronitler denirse, önce taraf olmayı hak etsinler, ederlerse masada onlara da yer olmalı.