Ben Teoman Ersöz namında kişi Limasol’un Osmanlı döneminden kalmış tarihi doğduğum Yer Ve Çocukluğumun İlk Yılları
Anılarımı anlatmaya başlarken,genelde anı yazı türünün
metodik bir zorluğunu belirtmeyi mesleki bir görev
bilmekteyim.
Malum insan doğal ve sosyal bir varlık olarak duragan 
değidir.Aksine bedenen ve ruhen değişken ve gelişkendir.
İnsan yaşamının tümü eğitim,öğretim koşulları ile çevre ve sosyal etkenlerle değişmektedir.Ve sonunda olgunlaşma 
çağlarında bir kişilik kazanıyor.Artık bu kışiliğinin perspektifinde olguları,olayları,geçmişleri,hatta geleceği
değerlendirebiliyor.Halbuki geçmiş belki anımsanırken
eksik veya fazla annımsanıyor.Ama mantıken biliriz ki geçmiş değişmiyor,geçmiştir ve ne ise odur.Buna karşın insanlar değişiyiyor,olgular,olaylar değişuyor...Bu husus anı yazarlığının ciddi bir zorluğuna neden oluyor.
Gerçekte insan gerek kedinde cereyan eden değişikliği,gerekse çevresel değişiklikleri kolayca farkedemiyor.Hatta hep ayni kaldığını hissediyor...Mantığına rağmen.Halbuki doğada her şey mütemadiyen değişiyor,
İnsan da doğal ve de sosyal bir varlık olarak değişim
halindedir.Gerek bedensel gerek ruhsal,gerekse sosyal olarak.
İlk çağın büyük filozofu Herakleitos bu degişim kanuniyetini
gözlemleyip düşünmüştü.Ve söz konusu değişim kanuniyetini
felsefe sisteminin odağı ve hatta temeli yapmıstı...Böylece
"PANTA REİ" (her şey değişir,geri dönmemek üzere akıp geçer"
Kanuniyetini, oluşturduğu felsefesine temel yapmıştır...
Yaşamda her şey değişiyor.Değişmeyen tek şey değişmezliktir.İnsanın iki kez ayni nehire gurmesi olası değildir.Çünkü ikinci kez ne su aynı nehrin suyudur,ne siz ayni insansınız.Ama bunun farketmiyoruz...Mutlak olan sadece Tanrıdır.Ama insan kendini daima duragan ,aynı konumda sanıyor.Bu nedenle geçmişinin anılarını kopuk kopuk hatırlatayabilmektedir.Hem bazan olayları abartararak veya eksikterek hatırlayabilmektedir.Boylece anılar öznelleşmektedipr anılırken. Anlatmak isteduğim açıkça. 
şudur.Anıları kaleme alırken nesnelleşmek(objektifliği korumak )oldukça zordur.Ben bu yapıtımda nesnelliğe mümkün olduğunca korumaya çok özen göstereceğim..?
Bu konuda ne kadar başarılı olabileceğimi siz okurlarim takdir edebileceksiniz.
Uzman bir psikolog olarak kabul etmekteyim ki ta çocukluğundan itibaren geçirilen evrelerin nihayetinde
her insan her kesten farklı bir kişilik (personality) geliştirir.
Her kişiliğin farklı doğrulukları da olabilir...Ve gündemine gelen temaları,olgu veya olaylari kendi doğruları ile yorumla-
maktadır.Bu temayül ister istemez insanı öznelliğe
(subjektifliğe)sevketmektedir.İşte bu metodik mülahazadan
dolayı subjektifliğe meylettiğim noktalarda beni mazur görmenizi hassaten ve peşinen istirham ederim.....Ve bu metodik açiklarımdan sonra anılarımı yazmaya izninizle devam etmek istiyorum.Ayrıca yanlış ve yanılgılarım olursa peşinen af dilerim.