Binanın konumuna kısaca değinmek isterim.Lisemizin eğitim ve öğretim etkinliklerini sürdüğü eski ve ilk binası Evkafa ait bir alan içinde idi.Okulumuzun hemen yanında bir duvarla
Okulumuzdan ayrılan Mağusa ,ki Maraş denilen Rum bölgesi dahil,Mağusanın tüm köylerinin Kaza Polis Merkezi vardı.Rum ve Türk polisleri birlikte bu merkezde vaktiyle görev yapmışlardı...Kanlı Noel olayının başlaması ile Türk Polisi Surlar içine taşınmıştır.Hükümet dairelerinde Rumlarla birlikte görev yapan Türk memurları da surlar içi Türk Bölgesine dönmek zorunda kalmışlardı..Maaşlar bundan sonra kısıntılı olarak Kıbrıs Türk Yönetimince karşılanacaktı.Ayrılma öncesinde Polis merkezinin hemen karşısında Rum halkı ile müşterek kullanılan Posta Dairesi Rum semtinde kalacak ve surlar içinde posta şubesi Mağusalıların kullanacağı yegane Posta Dairesi olacaktı..
Namık Kemal Lisesinin çok sayıda çam ağaçlarının yer aldığı bir alanı vardı ki okulun oyun alanının bir kısmı idi.Bu alan içinde okulun Basketbol ve voleybol sahaları vardı.Okulun arazisi aslında çok eski bir mezarlıktı..1. Dünya Savaşından kalma gömük mezarlarla dolu idi...Belki de yaşayan kimselerin o mezarlıkta yakınları bile olmadığı için ziyaret edilmezdi...Ve Mağusanın sur girişinin hemen karşısında Mağusa Türbesi olarak ismi anılan,fakat hiçbir maksat için kullanılmayan bir, eski eser vardır.1965 çatışmalarında,(Mağusa müsademesi)esnasında Rum terör örgütü EOKA tarafından mevzi olarak kullanılacaktı.Ve Mağusa giriş kapısının tam karşısında yer alan bu mevzi Türk Bölgesine dehşet saçacaktı.Ben gönüllü olarak ,Bölgemiz Askerlik Makamı sorumlusu makamdan izin alarak müsademeye
Katılmıştım.Ve o türbe dehşet saçarken yirmi metre köprü altı mevzisinde bana tahsis edilen piyade tüfeğimle karşılık veriyordum...EOKA teröristlerinden Gazi Mağusaya yöneltilen sayısız mermiler vızıl vızıl başımın üzerinden geçmekte idi...Her halde bu durumlarda, korku duygusundan çok cesaret egemen oluyordu ki insan kolayca demoralize olmazdı...Müsademe sonrası Mağusa Halkının nesline yakışır savunma gayreti Rumlara karşı başarılı bir müzakere sonucu noktalanmıştı.Mağusa Halkı ,yeniden başta Namık Kemal Lisesi yurt ve eğitim-öğretim binasi dahil,Okulun geniş arazisinde bulunan Apatman Daireleri ile dükkanları geri alınmış.Mağusanin dış semtleri güvenliğe kavuşmuştu....
Namık Kemal Lisesinin bugünkü binası bizim kuşak öğrencilerinin mezun olmasından hemen sonrası Ders Yılında,Anavatan Türkiyenin önemli katkıları ile inşası tamamlanmış yepyeni olarak öğretim yılına hazır olmuştu.
Ben mezun olduğum Namık Kemal Lisesine yüksek öğrenimimi tamamladıktan sonra 1960-61 ögretim yılında Felsefe dersldri Öğretmenik görevi ile atanacaktım,böylece. Nmik Kemal
Lisesinde sekiz yıl öğretmenlik görevimi sürdürecektim.
Lise binasının asfalt yolla ayrılan ve hemen Lisemizin karşı cephesinde bulunan Mağusa Devlet Hastanesi o zamanlar Rum ve Türkler tarafndan ortak kullanılmakta idi...
1963 Aralik olaylarından sonra Buğday Camisinin arkasindki bina Mağusalı insanlara sağlik hizmeti veren mütevazi bir hastanane hayata geçirilişmisti...
Ortak kullanilan Devket hastanesi bir gun çarpışmalar başladigında RUM terör Örgütü bu hasteneyi askeri amaçla kullanacaklardi...
Namik Kemal Lisesinin bulunduğu arazide Türk ailelerin yaşadiği apartman, hastanede kurulan Rum mevzilerinden dolayı korku müsamedede korku dolu günler yaşayacaklardı.
Bir hastahanenin terör amaçlı kullanımı ne kadar uygun ve ne kadar insani.Bunum insan olarak kabullenmek kolay olmasa gerek.
Bir de okulumuzun arkasında İsveç askerlerinin kaim olacaği Bariş Gücü kampı vardı
Okulumuzun arkasında fiilen kullanılmakta olan Mağusa Türk Mezarlığı bulunuyordu.
Rum sahiplerine ait portokal bahçeleri de vardı ki orada Namık Kemal Lisesi
Öğrencileri kaçamak olarak portakal meyvelerinden yararlanıyorlardı...
Bir de okulun arkasında daha çok futbol
Bir de okulun arkasında futbol oynanabilecek yeterli bir alan vardı...
Bu alanda polis veya Barış Gücü takimlariyla maçlar yapardik...
Hazir futbol konusu açılmışken aklımdan çıkmıyan bir anımı siz değerli okuyucularimla paylaşmakmisterim.
Okulumuzun Ahmet Yağızkurt adında değerli bir Beden Egitimi öğretmdnimiz vardı.
Bir gün okul takımını
Bir gulmokulmtakımıni oluşturmak amacıyla sınıflarının erkek öğrencilerini
Mağusa Türk Gücünün surlar içindeki futbol sahasında toplamıştı..Okula yeni katilan
Lise 1 sınıfı öğrencilerini
Hocamız Lise 1. sinif öğrencilerini henüz tanımamıştı.Benim futbolla ne kadar çok ilgili olduğumu nerden bilsin ki...Ve sahada toplanan erkek öğrencileri sıraya koydu...
Soldan sağa önümüzde yürüyüp bizleri biraz inceledikten sonra,sen...sen...sen diyerek okul takımı kadrosunu seçmişti...Tabii arkadaşlarımın içerisinde önceden tanıdığı hatta 1. Lig,2.lig takımlarında futbol oynayan arkadaşlarımız da vardı.Bunların başında Mağusa Türk Gücünün kalecisi,sonradan siyasi yaşamımızda ün yapan Derviş Eroğlu ile 1964 yılında , EOKA'cı Rumlar tarafından esir alınan
Türk Gücü'nün ünlü senterforu Hasan (Ahmet)Gencayın uzun süre sonra kayıp cesedi bulunmuş ve doğduğu Gazi Mağusa Mezarlığına törenle defnedilmiştir.Değerli şehit arkadaşıma Tanrıdan rahmet dilerim...
Okul takımına seçilmediğime çok üzülmüş,nerdeyse çok sevdiğim spordan uzaklaşmıştım.Hatta sağlığımı dikkate almadan bazı arkadaşlarımla yasaklı olduğu halde kaçamak sigara kullanmaya başlamıştım..Ancak futbola olan tutkum devam ediyordu..
Ara ara küçük çapta benim gibi futbolu seven arkadaşlarımla oynuyorduk.
Bir gün beni okul takımına seçmiyen hocam bir oyunumuzu uzaktan bir süre seyrettikten sonra beni yanına çağırarak okul takımına katılmamı istemişti..O gece sevincimden uyumamıştım.
Bir diğer anım nasıl Galatasaray taraftarı oluşumla ilgili.Lise 1 tatilinde okulumuz bir kafile ile Türkiyeye gezi düzenlemisti.Gidiş dönüş masrafını geziye katılan öğrenciler karşılayacaktı.Çok istediğim halde orta halli aileme maddi külfet getireceği için bu okul gezisine katılmadım.Bu konuyu ailem hiç bilmedi...Sonuçta geziden dönen arkadaşlarimdan,gezi ile ilgili bilgiler öğrendim.Anılarını merakla dinledim.Geziye katılan sınıf arkadaşlarımdan sonradan gazetecilikte ve siyasetimizde Bakanlık görevleriyle isim yapan İsmet Kotak geziye katılamıyan arkadaşlarına hatıra olabilecek küçük hediyeler dağıırken bana da minik bir Galatasaray rozeti armağan etti.Ben hemen ceketimin yakasına taktım ve o andan itibaren Galatasaray kulübünün tutkun bir taraftarı oldum...Meğer bana bu armağını veren arkadaşım İsmet Kotak
Fenerbahçe taraftarıydı.Ve bu nedenle bu farklılığımız zaman zaman zıtlaşmamıza neden olacaktı...Ama bu tartışmalar hiçbir zaman saygı sınırını aşmıyacaktı.
Lise 1 benim için lise öğretim düzeyine uyum süreci idi.Buna karşın iyi notlarla başarılı bir karne alarak Lise 2.sınıfına aday öğrenci olmuştum...
(DEVAM EDECEK)