Yazımın başlığı Fransız yazar Samuel Beckett’in ‘Gogot’u Beklerken’ (1949) adlı oyuna benzedi. Oyun, hiçbir şey yapmadan Gogot denen belirsiz birinin, ne olduğu bilinmeyen bir şeyi ya da kişiyi beklemelerini (bir tür nesih bekleme gibi) konu alır. Gerçi Trump tam da Gogot gibi değil! Ne olduğu, hatta ne yapacağı büyük oranda belli (ya da kestirilebilir) ama nasıl yapacağı belli değil!
Çok iyi anımsıyorum, ilk görev döneminde Trump’ın o gün ne ve nasıl yapacağının ruh haline bağlı olduğu çok söylenip yazılmıştı. Çokça sözü edilen bir özelliği de her konuyu iş insanı/tüccar kafasıyla değerlendirmesi! Dünya, ne yapacağı belli olsa ya da kestirilse de nasıl yapacağı belli olmayan ABD’nin yeni başkanı Trump’ın 20 Ocak 2025 günü görevi devralmasını bekliyor. Trump’ın Çin’le fena didişeceği anlaşılıyor. Ukrayna ile Rusya’ya bakış açısı belli: Savaşı durdurmak! Taraflar Trump gelinceye kadar pozisyonlarını sağlamlaştırma çabası içinde!  İsrail’e desteği kesin! AB ya da Avrupa’ya bakış açısı, Avrupalılar bakımından tedirgin edici hatta kaygılı! NATO’ya bakış açısı da pek olumlu değil!

***

Bilindiği gibi Türk - ABD ilişkileri limonî ve ana anlaşmazlıklardan biri Suriye, daha doğrusu iç savaştan yararlanarak Suriye’nin Kuzeydoğusu’na egemen olan Demokratik Suriye Güçleri! Amerika onları müttefik olarak kabul edip eğitti ve silahlandırdı. Türkiye’ye göre (ki buna katılırım) Demokratik Suriye Güçleri terör örgütü PKK’nın ta kendisi!
Suriye’ye, artık -içinde kaç örgütün ya da grubun olduğunu hiç öğrenmediğim- , muhaliflerin denetiminde ama Demokratik Suriye Güçleri’nin elinde bulunan Kuzeydoğu bölgesi dışında! (Ve tabii Türkiye’nin güvenli bölge olarak denetlediği bölgeler dışında) Bana göre muhalefet koalisyonu, Esad yönetimindeki bölgeyi nasıl sel gibi süpürdüyse Kuzeydoğu Suriye’yi de temizleyebilirdi ama orada ABD var. Ayrıca Tramp’ın Suriye’den tümüyle elini eteğini çekeceği beklentisi de var ki gerçekleşirse DSO daha kolay yutulur lokma olur. 
Tabii Trump, ABD’nin Suriye’den çekileceğini söyledi de bu görüşü öyle kalır mı bilinmez. Daha önceki görev süresinde de öyle dedi ama ABD derin devleti karşı çıkınca kararından çark etti. İsrail de bunun ayırımında olduğundan DSO ile doğrudan ilişkiye girdi ve ABD çekilse bile onlara arkalarında durma güvencesi verdi.  Fransa ile İngiltere de benzer politikalar uyguluyor. Suriye’nin toprak bütünlüğü umurlarında değil!

***

Geçen hafta (10 Aralık 2024) bu sayfada, 1. Dünya savaşı galibi İngilizlerle Fransızların çıkarları için kurduğu uyduruk bir devlet olan Suriye gibi bir Devleti ayakta tutmak için özgürlükçülük, eşitlikçilik, hukukun üstünlüğüne ve insan haklarına dayalı, kendi özgün yapısını oluşturan etnik azınlık ile dini farklılıkları göz ardı etmeyen bir yapı gerekli olduğunu yazdım. Tabii İsrail faktörü ya da emperyal “iştiha” faktörü var. ABD ve sadık bendeleri Suriye’ye kendi “demokrasilerini” götürmeyi yeğleyebilir. Nasılsa Suriye bizim gibi coğrafya mahkûmu bir ülke!
Yani sözün kısası, Suriye’de sular öyle kolayca durulmayacak gibi! Beklenen Trump Suriye’den yani Kuzeydoğu’dan ABD askerlerini çekse bile, Suriye’den elini eteğini çekmeyecek! Kaldı ki İsrail ile İngiliz ve Fransız emperyal iştihaları var.  
Oysa Suriye, yalnız Türkiye için değil bizim için de çok önemli! Gçmişte olduğu gibi yalnız Lazkiye’yi bize açsa, eskiden olduğu gibi Gazimağusa-Lazkiye gemi seferleri başlasa fena mı olur?Sahi, Gogot’tun beklenmesi ile Trump’un beklenmesi arasında benzerlik var mı dersiniz?