Çocukluğumun ilk yılları anılarımın dışında kalmıştır... Sadece hakkımda ,büyüklerimin hakkımda bazı anlattıklarını paylaşabilirim.
Sakin,uslu bir çocuk olduğum söyleniyordu.Sadece lakap
kabilinden "sinece" sıfatını yakıştırmışlardı büyüklerim bana.Emekleyerek evin sakin köşelerine saklanmakta olduğumu....Bu nedenle beni arayıp bulamadıkları zaman endişe duyduklarını söylemekteydiler benim için...
Bir de evimizin avlusunda emeklerken daima bir siyah kedinin peşimden geldiğini,beni hep takip etiğini ve bir gün yürümeye başladığımda o siyah kedinin ortadan kaybolup bir daha evimize uğramadığını söylerlerdi beni anlatırlarken.. 
Büyüdükçe anılan siyah kediyi çok merak ediyor ve onunla tekrar karşılaşmayı çok istiyordum...Sanki bir arkadaşımı kaybetmiş olduğumu hissetmekteydim.
Ama ne yazık ki anılan kediye hiç rastlamak mümkün olmadı.Ama bu olayı da hiç aklımdan çıkaramıyordum....
Galiba ömrüm boyunca öyle bir dostu hep arayacaktım... Altı yaşıma bastığımda beni bir özel anaokula gönderdiklerini anımsarım.Artık okul yaşamıma ilk adımımı atmıştım..Vacide isminde bir öğretmenimizin şekli şemaili hala hayallerimde yer almaktadır.Onu anne gibi seviyordum...
Ana okuluna devam ederken eskisi gibi sakin,sessiz, gerekmedikçe konuşmayan bir çocuktum.Belki de hala böyleyim.
2.Dünya savaşı 1945 yılında,zınk diye aniden durmuştu. Amerika resmen bu savaşa müdahale etmişti savaş bitiminde veAlmanya bu savaşta yenilmişti... Hitler kendi silahı ile intihar de etmişti bu yenilgi nedeniyle.
Ve dünya ,savaşın ani bitimi ile sessizliğe bürünmüştü... Hatta savaş gürültüleri ile yaşamaya alışık bir çok insanın sessizlikten dolayı akıl hastalığına tutuldukları söylenmekteydi.
Haliyle savaş sonrası dünyamız çok vahim ekonomik bir krize girmisti.
Üretim hayli aksamıştı.İşsizlik had safhadaydı..Bir kutu kibrit bile kolay bulunamıyordu.Kaçakçılık almış başını gidiyordu.
İş olmadığı gibi piyasada para da yoktu...Bayağı insanlar geçinmek için kemerlerini sıkmak mecburiyetinde idiler.
Orta halli insanlar bile çocuklarına bayramdan bayrama ayakkabı satın alabiliyorlardı...İyi hatırlarım ki ayakkabım küçüldüğü zaman ayakkabımı giymekte zorlanıyordum.. Ve giyerken parmaklarımı geriye çekerdim.Bunun acısını ileri yaşlarımda tırnak batmaları ile oluşan şikayetlerimle çekmekte idim.... Piyasada para yok gibiydi.Ama posta pulları para yerine kullanılabiliyordu... Çokca mala karşılık mal almayı ifade eden takasla alış veriş sağlanıyordu....
Boş bir ayakkabı boya şişesi karşılığında Baf köylerinden eşeklerle köylülerin getirip sattıkları harup pastellisi(pestil) satın aldığımı çok net anımsarım... Defter kitap kalem bile kıtlıktan dolayı bulunmuyordu.
Veya pahalı ve kaçak satılıyordu.Defter yerine Ana okulu bizlere biz öğrencilere sert yapılı siyah plaka satıyordu.Bu plakalara  yazabilmek iiçin özel kalemler vardı.Yazılanlar kolayca silinir ve tekrardan plakalar kullanılabiliyordu..Ödevlerimizi o plakalara yazarı ve öğretmene tetkik için sunulurdu... Öğünmek gibi sanmayın ama ben o ödevlerimden çoğunlukla öğretmenimden aferin alıyor ve mutlu oluyordum....
Bir gün rahmetli annem ana okulumuza uğrayıp gidişatımı öğretmenime sormuştu.Öğretmenim de anneme cevaben , oğlunuz çalışkan ve zeki,fakat çok sakin ve sessizdir .Hatta oldukça mahcuptur demişti.Tabii mahcupluğumu annemi fazlaca ilgilendirdiğini sanmıyorum.Ama zeki ve çalışkanlığım onu memnun ettiğine inanıyorum... Bundan ben de çok mutluluk duyuyordum...
Okumayı kolay söktüğümü iyi anımsarım.Ve okumayı çok seveceğimi tahmin edebiliyordum.Nitekim okul harçlıklarımı ve bayramlarda büyüklerimin ellerini öperek verilen bayramlıklarımıdan artırarak biriktirdiğim paralarla Hazreti Ali hikayeleri gibi küçük hikaye veya masal kitapçıklarını hele kahramanlik temalı olanlarını satın alıp zevkle seve,rek,heyecanla okuyordum...
Ana okulundan sonra ilk okula okuyup,yazma öğrenerek başlamıştim...Bu nedenle ilk okulun ilk yılı öğrenim açısindan bana tekrar gibi geliyordu.Ama böyle olduğum için asla şımarıklik göterip arkadaşlarımı kıskandırmazdım.Çunkü arkadaşlarımı çok seviyordum.Kırıcı olmayı kendime  hiç bir zaman yakıştırmazdım.Oldum olası kıskançlik duygusundan hep uzak durmayı tercih ediyordum...Ne kıskanmayı be de kıskanılmayı severdim....Her kesle  iyi geçinen bir mizacım vardı...