Gazi Mağusa Namık Kemal Lisesinin 2.mezunlanlarindanım.
İlk ve Orta Okulu Limasol'da bitirdim.
O zamanlar Okullar tamamen Ingiliz idaresi tarafından yonetiliyor ve İngiliz idaresinin maliyesi ile finanse ediliyordu.
En eski lise Lekoşa Lisesi idi.Ve İngiliz Koleji Karma idi.Sadece Lefkoşada bugünkü Lefkoşanın eğitim etkinliği yapardı. Türk-Rum,Ermeni,Maronit....Tek İngiliz Koleji vardı.
Ayrıca Lefkoşada kız öğrencilere mahsus lefkoşa Kız Lisesi mevcuttu..Bir ara Viktorya Kız lisesi oldu adı...Sonra kız lisesi ismi ile faaliyetlerine devam etti....En sonunda Kız lisesi kaldırıldı ve karma 20 Temmuz Lisesi ortaya çıktı. Sonra başka okullaşmalar oldu.Bu konu ayrı bir başlık altnda araştırılabilir.
Esas konuma gelince Namık Kemal Lisesi lefkoşa Türk Lisesi paralelinde bir Lise idi.Önceleri Orta Okul düzeyinde etkinlik gösteriyordu.
İngiliz sömürge yönetiminde İngiliz idaresi orta okullardan sonra orta öğrenimin Kolejle devam ettirebileciği kararında idi.Bu takdire orta okullar öğretim faaliyetlerini Kolejle devam ettirebileceklerdi.Aksi takdirde İngiliz Sömürge yönetimi mali desteğini sürdürmeyebilirdi.Bu aşamada Türkıye devreye girdi ve Mağusa Namık Kemal lisesi kuruldu.Bu kuruluşta rahmetlik Dr.Niyazi Manyera'nın çabaları olumlu sonuçlandı.1953 de ismini büyuk şairimiz Namik Kemalden alan Mağusa Namık Kemal Lisesi kuruldu.Sayın Dr.Niyazi Manyera da ilk Namık Kemal Lisesi Okul-Aile Birliği başkanlığı ile onurlandırıldı.Benim lise yaşamım 1954-1955 döneminden itibaren başladı.

ŞİİRLE İLGİLİ İLGİLERİMİN GELİŞİMİ
Aslında daha orta okul döneminde şiir kafiyeleri ilgimi çekmekte idi...
Bir yerde otururken kafiyeli sozcükler oluşturarak kendi kendime eylenirdim.Zamanla kafiyeli cümlelelerin alt alta yazılışına geçtim.
Bu yaptıklarımı çok eylenceli buluyordum.
Örgün öğretim başlangıcında okuma kitaplarında olan şiirler de oldukça ilgimi çekmekte idi.
Şiirleri çok güzel okuyabildigimi iddia edemem.Ama okumayı,dinlemeyi çok sevdiğimi söyleyebilirim.
Lisenin ilk yılında şiir yazmayı defalarca denedim.Ama artık büyük şairleri okumaya başlayınca şiir karalamalarımı
beğenmiyor ve yazdığım kağıt parçalarını buruşturup atıyordum.
Büyük şairlerden Namık Kemal,Ziya Paşa
Cahit Sitkı Tarancı,Cahit Külebi,Orhan Veli Kanık ve dahası...
Daha ileri yıllarda Divan şiirlerini de sevdim.Sayabilecegim çok isimler var şairlerinden...Halk şairlerini de,Yeni ve yakın Türk Edebiyatı şairlerini de okur ve severdim.
Ben ne zaman şiir yazmaya başladım....
Bir tesadüf beni şiir yazmaya motive etti.
Namik Kemal Lisesi 1. Sınıfında olduğum sıralarda Oğrenci Yurdunda, kalirken,elbise değiştirmem esnasinda cebimden küçük buruşuk bir kağıt tomartcığı düştü .Tayareci lakabı ile takıldiğımız Halil ilsminde bir arkadaşım
cebimden tesadüfen düşen bu buruşuk kagıt tomarcığını merakla alıp açtı.Hemen bütün arkadaşlara da duyurdu.Be arkadaşlar dedi.Teoman şairmiş.Bakın cebiinden yazdığı bir şiir çıktı dedi.Ben o an önemsemedim.çünkü aslında şair değildim.Ancak çoktan beri şiir karamalarım vardı.Önemsemedigim
için hiçbir arkadaşımla bu konuda paylaşım yapmadım.
Ancak zaman içinde şairlik benim lakabım oldu.Hatta şair diyerek bana hitap edilmesine hiç öfke duymadım.
Nasılsa bu bir küfür değildi.Alışmıştım.
Ancak bu olay beni istemeden motlve etti.Böylece alenen şiir yazmaya başlıyordum...
Edebiyat dersini ve edebiyat öğretmenlerini çok seviyordum.Onlari hala sevmekteyim ve anımsamaktayım.
Lise 1.sınıfında öğrenciler Kol Faaliyetlerine seçildigi sırada "SESİMİZ"adında on beş günde bir çıkan duvar gazetesinin kim sorumlulusu olmak ister demişti hocam,hemen parmak kaldırdım ve ben talip oldum.Artık Sesimiz gazetesinin sorumlusu ben oldum ve mezun olana kadar duvar gazetemizi hazırlayıp yerine astım...
Okul öğrencileri oldukça SESİMİZ duvar gazetemizi ilgi ile takip edip okuyorlardı.
Boş zamanlarımda okulun tahsis ettiği bir yerde daktilo başına geçer ve Sesimiz Duvar gazetesinin yazılarını hazırlardım.
Bu gazetecilik tutkumu da beraberaberinde getirdi.Nitekim gazetecilik ek bir mesleğim gibi oldu.Sanki gelecekte işime yariyacağını hissetmekte idim.

OKUL MARŞI ANISI
Bir ara Namık Kemal son sifta iken okul bir marş güftesi yarışması açmıştı.
Belirli bir süre müracaat kabul etti Okul Müdüyeti.Artik şiir yazma konusunda özgüven kazanmıştım.Ve ben de katıldım bu yarışmaya Namık Kemal hakkında yazdığım bir şiirle:
Anımsadığım kadar şiir şu mısralarla
başlardı:
"NAMIK KEMAL HÜR SESİNİN HÜR UFKUNUN ÖNCÜSÜYÜZ, YÜREKLERİMİZ TÜRKLÜK DOLU YOLUMUZDAN HİÇ DÖNMEYİZ. ELİMİZDE BAYRAĞIMIZ,İLERİYE ALDIK YOLU, KIBRIS TÜRKÜ MÜSTERİH OL,HER ZERREMİZ ZAFER DOLU"
Şiirim juride 2.lik kazandı ve Maalesef Okul marşımıza güfte olarak seçilmedi.
Benden bir sinıf küçük olan arkadaşım Sayın İsmail Bozkurt'un şiiri birinci olup okul marşına güfte olmuştur.
Öğrendiğime kadar Okul marşımız 2021 lere kadar kullanilmış.Daha sonra güftesi Ahmet Deryaya ait yeni marş ,Müzik öğretmenleri Ali Şenol ve Rana Erozan tarafından yeniden bestelenmiştir.
NAMIK KEMAL LİSESİ VE BİTİMİNDEN SONRA ANKARA DİL VE TARİH COĞRAFYA KAPILARININ AÇILIŞI 1956-1960 YÜKSEK ÖĞRENİM ANILARIM
1956-1957 Döneminde Gazi Mağusa Namık Kemal Lısesi Edebiyat bölümünden mezun oldum.
O devirde Türkiye Ünüversitelerine kaydolmak için okullarası (External)
nitelikli Olgunluk Sınavını başarmak gerekiyordu.
Benim de amacım Türkiyede yüksek Öğrenim yapmakolduğu için mezuniyetten sonra açılan Olgunluk sınavına katildım.Edebiyat bölümü Felsefe tercihli idi katildığım sınav.
Felsefenin de alternatif obsiyonu Tarih dersi idi.
Bu sınavı başardiktan sonra Türkiyede Yuksek Öğrenim hakkı elde ettim.Bu sınavla Türkiyede herhangi bir Fakülte Bölümüne kayit hakkım vardı.
Aslında lise son sıf esnasında olgunlukta tarih yerine felsefeyi tercih ettiğim için
içimden kendimi felsefe öğretnenliğine hazırlamıştım.Felsefe öğretmenim de sanki beni bu öğrenime teşvik ediyordu.
Ancak gerçekten ben felsefe grubu derslerini sevmiştim.
MESLEK SEÇİMİMDE BOCALAMA
Buna rağmen lise son sınifta vuku bulan bir olay meslek seçimi konusunda zihin karışiklığı yaşamama sebep olmuştu......
Aslında benim Edebiyat Bölümünü seçmemin gerçek nedeni Fen derslerine ilgimin daha az olması değildi.Fen derslerine de lise 1.sınıfına kadar hayli ilgi duydum ve nolarım iyiydi.Sadece Limasol Orta Okulunda asabi bir natematik hocamız vardı ki çoğumuzu matematik dersinden soğutmuştu.
Belki alanında kendisi iyi olabilirdi.Ama gerek ders vermede,gerekse sınav yaparken öğrencilerden fersah fersah uzaktı.Abdullah Evrenos hocamızdan söz ediyorum...Devamlı öfke saçan bir kişiliği vardı.Hatta iyi hatırlarım bir arkadaşımız ders esnasında pencereden dışarısinı seyrettiği için Abdullah hoca onu yerinden alarak pencereden dışarı atmıştı.Sınifta hepimiz dnup kalmıştık.
Özellikle kız arkadaşlarımız korkudan titremekte idiler.
Bu durumda bu dersle ne kadar ilgili olabilirdi öğrenci arkadaşlar.Çoğu matematikten başarısızdı ve sınavlarından kırık not almakta idik...
NAMIK KEMAL LİSESİNE GİTME OLAYI
Haliye orta okulda başja faktörlerin de olumsuz etkileri nerdeyse beni öğrenimden sogutmuştu.Halbuki ilk okul başarılarım ailemi özellikle rahmetli babamı yüksek öğrenim açısindan umutlandırmıştı.Bunu hissetmekte ve üzülmekte idim.
Ailemin benim için taşıdıkları yüksek öğrenimle okumaya devam umutlarını gerçekleştirmek boynumun borcu olmuştu.Ama mevcut koşullarda Limasolda orta öğrenime devam etmek
isremiyordum.Ve kendi kendime yatılı olarak hangi lisede okumaya devam etme konusunu düşünüyordum.Düşünmekle de kalmadım,bayağı araştırıyordum..
İki olasılık vardı.Ya Lefkoşa Türk Lisesi veya Mağusada Yeni kurulan Namık Kemal Lisesi.Aynı bocalama içinde olan bir kaç arkadaşim daha vardı.
Bir önemli faktör daha vardı bizi bu tercihe zorlayan.
İngiliz sömürge yönetimi özellikle Limasol ve Baf kazalarındaki Türk orta okullarının Koleje dönüştürmesi kararı vermişti.Bunu da öğrendik.Hatta kolejlere olgunluk sınavına girne hakkı verilmeyebileceği söyleniyordu.Bu hakkın verilmeyebileceği olasılıği da tedurginliğimi artırmıştı.Ayni fikirde olan bur kaç arkadaşım da bu husustan dolayı rahatsız olmuşlardı.Halbuki benim en başından kararım öğrenimime Türkiye üniversitelerinin birinde devam etmekti.
Neticede orta eğitime yatılı olarak Namık Kemal Lisesinde devam etmek için ailemizle konuşmaya karar verdik.Ve cesaret göstererek bu kararımı babamla
paylaştım.Rahmetli babam hiç tereddüt etmeden.Tamam oğlum dedi.Sen kararını vermişsin.İstediğin okulda okumana devam et.Seni okutacağim dedi.
Çok sevinmiştik.Annem de karşı çıkmadı.Sadece mali durumumuz malum dedi.Babam ailemizi berberlikle geçindiriyordu.Çokuzun süreli tahsil olmasın,gümanımız yetmez dedi..Yani bu demek ki...Ben bir ara tıbbı ve göz doktorluğunu amaçlamiştım ama.Bu diyalogdan sonra lise öğretmenliği ile yetindim...Böylece Ailece Ankarada tahsile gimem ailemce kesinleşti..
Niye Ankara?Çünkü Ankarada Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye dairesinde görev yapan Rahmetli Hüseyin Yıldırım abimiz vardı.Annemin teyze oğlu idi...Ankarada olduğum sürede bana destek olacaktı.
Rahmetli Hüseyin Abim Kıbrısa ailemi ziyarete geldiginde bu niyetini ima etmişti.Gerçejten tahsilim boyunca elinden gelen ilgilerini benden esirgememiştı.Minnettarım kendisine..
Nur içinde yatsın..