Nedir masum olmak?
Nedir ki bugünkü Türk sinemasına kıyasla çok daha insancıl ve sıcak olan Yeşilçam filmlerinde sık sık “ben masumum hakim bey” derdi örneğin Sadri Alışık ya da Münir Özkul.
Hakim beye bakarak “ben masumum” dendiğine göre hakim beyin kaçınılmaz olarak uymak zorunda kaldığı yasaların hiç de masum olmadığı mı anlatılmaya çalışılıyordu?
“Kim masumdur hakim bey” diye sorsam?
Öğrenci masum olabilir mi öğretmen karşısında ve öğretmen bakan karşısında?
Vergisini ödemeyen değil, ödeyemeyen masum olabilir mi maliye bakanına karşı ve vergi yasa ve tüzükleri karşısında?
Ne yazık ki siz anlamadınız onu.
Vergisini ödeyemeyenler asla masum olamazlar maliye, vergi memuru karşısında ya da mahkemelerde ama vergisini ÖDEMEYENLER hep masum, o kadar masumlar ki, ne vergi memurları müfettişleri kontrol eder vergi dairesi ne de maliye bakanlığı.
Üstüne üstlük çok kazanandan çok vergi alınmasını isteyen çıkarsa onlar da masum olmak bir yana mahkum olurlar.
Nedir masum olmak?
Kim masumdur kimden?
Koca koca devletlerin koca koca örgütleri ve dahi uluslararası diye anılan ve fakat aslında devletler arası olan örgütlerin tümü atını nallamış, kılıcını, ambargosunu kuşanmış topu topu taş çatlasa iki yüz bin nüfusu olan Kıbrıs Türk halkının peşine düşmüş.
Diyorlar ki bize göğüslerini gere gere, “siz kendinizden vazgeçmediğiniz sürece size top oynamak spor yapmak yasak.”
Ve ne yazık ki Türkiye federasyonları ve takımları da KKTC takımları ile maç yapmaktan kaçınıyor.
 Türkiye OLİMPİYAT KADROSUNDA BİR KIBRIS TÜRKÜ – BUSE SAVAŞKAN’ a YER VERİRKEN KIBRIS TÜRK GENÇLERİNİN GEREK SPORDA VE GEREKSE DE EĞİTİMDE BİLİMDE SANATTA GELİŞMESİ İÇİN HER HANGİ BİR PLANLAMA YAPMAYI BU KONULARDA KKTC’ye koltuk değmeği olmayı aklına getirmediği gibi Kıbrıs Türklerine uygulanan ambargoların haksızlık olduğunu dile getirmesine karşın her hangi bir  Türk takımının KKTC takımları ile dostluk maçı da olsa bir maç yapmasını GÖZE ALAMIYOR. Türkiye Basketbol Milli Takımında bir Kıbrıs Türkü olan Ertan Gazi’ye yer verirken KKTC takımlarını ve  gençlerini hiç olmazsa Türkiye’nin alt liglerine almayı düşünmüyorlar.
UEFA’sı FIFA’sı, FIBA’sı, CEV’i, IHF’si, IAAF’sı hepsi ama hepsi Kıbrıs Türk halkının spor yapma hakkını kabul etmiyorlar, yok sayıyorlar.
Hür dünya dediğimiz işte böyle bir şey.
Peki buna boyun eğecek miyiz?
Eğen eğmiş zaten, aslanın biri kükrediydi bir vakitler Türkçenin AB resmi lisanları arasına alınması için elimden geleni yapacağım diye, sanırım bir kedi miyavlaması kadar ciddiye alınmadı.
Niye mi, çünkü tüzel kişiliklerin hiçbiri masum değildir. AB de tıpkı UEFA, FIFA gibi kendi tüzüğünü hazırlarken suç ve ahlaksızlık üzerine oturtmuştur kendini.
ABD, “kimse, hiçbir devlet Rusya ile spor müsabakası yapmayacaktır” dediğinde bütün devletçikler emrin olur deyip topuk selamı çakmışlar değil mi?
İşte UEFA, FIFA, FIBA gibi devletler arası kuruluşların suçsuzluğu da buraya kadar. Nereye kadar mı? Körfez ülkelerinin dolarlarına kadar.
Dikkatle bakın bütün spor organizasyonları Körfez ülkelerinde oluyor son yıllarda ve spor mahkemesi gibi böbürlenen UEFA, FIFA, IAAF Arap şeyhlerinin rüşvetlerini cukkalıyor.
BİZİM GENÇLER Mİ, onlar da kâh Türkiye MİLLİ takımında, kâh KC takımında yer alarak nanik yapıyorlar KC’ye FIFA, UEFA, FIBA ve TC bürokrasisine.
KIBRIS TÜRK GENÇLERİ MASUM BEYLER.