Bir kere bir, bir.

İki kere iki eşittir dört, dört kere iki? Sekiz. İki kere dört, Sekiz!

Matematik yanılmaz: çarpım tablosu hiç şaşmaz, tersten de okusanız sonuç hiç değişmez.

Peki ya siyaset?

Kamu yönetimi, ideoloji teorileri, sosyolojisi, siyasal iletişim “ustalıkları”, “yeni” iletişim teknikleri, kuramlar, psikoloji, iktisat – ekonomi, tümünün kendine özgü matematiği var! Ve tümünün de kendi içinde Politika Bilmine soru sorma ve cevap verme “yetkisi” var.  Pratikte, toplumların ve sistemlerin nasıl davrandığını, karar ve etkileşimlerini disiplinlerle çalışan bilim.

Matematiği var dediğime bakmayın,

Şu ana kadar yaşanmış sivil alan ve sokak mücadelesi ile siyasal partilerde aldığım görev ve sorumluluklar ışığında gelişen tecrübelerime dayanarak söyleyebilirim ki; siyasal cevabın sorusu aynı değildir, hatta eşittirin sonucu bile farklıdır!

Nevar ki, yediyüz otuz civarında seçim sandığının kurulduğu ve yüz seksen dört muhtarı olan bir siyasal “inceleme” alanından bahsediyoruz.

Alan metraj olarak küçük ancak, “dertler” büyük.

Çıkarlar, çakışan menfaatler, kişisel beklentiler gibi, siyaset bilmi ve metodolojilerin kafasını karıştıran ancak, evrensel davranış biçimlerinden de pek uzak olmayan “hayatta kalma” iç güdüsüyle harmanlanmış davranış biçimleri.

Ancak bu zümresel veya kişisel hırslar, biliyorsunuz ki “toplumsal mücadele” hanesine yazılmaz.

Patrimonyal bürokrasi ile Spoils bürokrasi modellerinin harmanlanarak yoğrulduğu, devletin “zayıf, fakir” kişilerin “güçlü, zengin” çok sert bir sistemde yaşıyoruz.

Haliyle kişisel çıkar ve çatışmalar, bölgesel taraftar gruplarının süreç içerisinde oluşması ve “güçlenmesi” çok normal.

Yetki kullanımının yasalar üzerinden değil de; çoğunlukla kişisel duygular ve düşüncelerle gerçekleştiği, “yaşaması” zor bir sistemden bahsediyorum.

Devlet ve Kişisel beklentiler konusunda hayal gücnüzün sınırlarını zorlayacak onlarca hadiseyi, gazete sütünlarından okuduğunuz bol sarmısaklı pastırma kokan siyasal kültür.

Kıbrıs Türk Siyasetini ve Yönetim şeklini, analiz edip politik öngörü ve çıkarımlarda bulunmak için. Bürokrat – Seçilmiş, Seçilmiş – Sermaye, Sermaye – İşçi kitlelerini iyi bilmek yetmez, tarihsel süreçte, ilişkilerin gelişimini de öğrenmek gerekir.

Devlet imkanlarıyla, “çarpık” ilişki kurmak için “çekirge” gibi davranışsal ve fizyolojik özellikler taşıyan “geniş ailelerin” partilerle olan ilişkilerini, olaylarını, odaklarını çok iyi bilmelisiniz. ,

Uzun lafın kısası,

Politik sistem değişikliği, kısa vadede sosyo – politik ve kültürel “seçmen” alışkanlıklarını değiştireceğine inanmıyorum.

Ayrıca,

Benzer örneklemeden yola çıkarak, Bakanlar Kurulun’da bir veya fazlası değişikliğinde, yukarıda bahsettiğim sistem içerisinde “Temiz Siyasete” önemli katkı sağlayanileceğini düşünmüyorum.

Kanser bir hücrenin, bozluması demektir.

Hücre ise en yaşamsal çekirdek üyedir.

Latince, Vertebrata! Yani, Omurgalılar.

Politik çözüm önerilerinin “omurgalılar” tarafından, ideolojik temellerde, toplumu iyleştirici, pratikte siyasal yöntemlerle sahada uygulanması, hepimiz için en iyi olandır.

Sonuç olarak,

On bir eksi bir eşittir on! Ancak politikada, On olmuyor, sonuç kesinlikle dokuz veya eksi yüzde dokuz.

Hiç boşuna çarpım tablosuna bakmayın.