Yıllarımız nasıl,vızıl vızıl geçiyormuş...Halbuki yaşamın sıkıntılarını çekerken zamanın durmakta olduğunu  hisseder insan.Ve yaşam zorluklarının hiç bitmeyeceği  hissine kapilır... Bu nedenle kötümser olur,zaman zanan demoralize olur insan. Ancak zaman buna rağmen yolunda devam eder. İster mutlu ol,ister mutsuz... Veya zorluk içinde geçmekte olsun yaşamın..Maddi sıkıntıların tavan yapsn yaşamında.Aksine zengin yaşa istersen... Aşk yaşamın istediğin gibi olsun veya hüsranlık yaşa  ruhunda aşk acılarıyla ...
Zaman bütün bunlardan kayıtsız,bigane...Zaman tıkırında ilerler.Çocukluğunu çocukça yaşarsın...Bir bakarsin ki ergen olmuşsun...Gençliğini yaşarken bir gun aynaya baktığında şakaklarındaki saçlarınin ağarmakta olduğunu farkedersin.Veya saçlarınınin ağarmakta olduğunu  gördüğunde ay, yaşlanıyormuyum diyerek paniğe de girebilir,bedbin olursun.Ama zaman duygularınıza kayıtsız...Zamanı ne durduracak bir güç var,ne de zamanın geriye dönüşümünü sağlıyacak bir olasılık....
Belirgin olmayan bir geleceğin yolunda yolculuğa devam... İşte nerelerden gelip nerelere gidebileceğimi düşünurken düşünce ve duygularim böyle  şekilleniyordu o zamanlar...
Lise 3 sınıfında iken artık daha özgüvenli oluyordum. Geleceğime açilacak yol aralanmış ve ben bu aralıktan beni mutlu edecek puslu da olsa umduğum bir geleceği görüyordum sanki... Lise 3 derslerimde en başarılı ders yılım olmuştu...Malum edebiyat bölümünü seçmiştim.Edebiyat dersine olan sevgim  daha da artmışti. Bir sebebi de yeni Edebiyat Öğretmenimdi.
Lise 3 başlarken sınıf öğretmenimiz okul kol faaliyetlerine öğrenci seçimini yaparken faaliyet kollarımızın içinde bir de her on beş günde bir çıkan "SESİMİZ" adinda bir duvar gazetemiz vardi. Ben bu gazeteyi hazırlamak için gönüllü olarak talepte bulunmuştum.Hocamız tereddüt etmeden bu sorumluluğu bana verdi.Baba sınıf olarak kullanılmayan sakin bir odada bir daktilo tahsis edilerek boş zamanlarımda gazetemizi hazırlamaya koyuldum...
Uzun teneffüs saatlerinde veya bazan boş geçen dersler esnasında bu işle severek meşgul oluyordum...Tabii her seferimde Sesimiz gazetemizde bir şiirim yayınlanıyordu. Öğrencilerin gazetemize ilgileri ve şiirlerimi okumaları  beni hayli mutlu ediyordu.O yıl çok sevdiğim ve şiirlerini heyecanla okuduğum ünlü şairimiz Cahit SıtkıTarancı Vefat etmişti.Buna çok üzülmüştüm.Ve hemen değerli şairimiz Taranci ile ilgili bilgiler toplayarak SESİMİZ gazetesinde ona yer vermiştim.Ben bu gazeteyi ders yılı boyunca hazırlayarak öğrencilerin hizmetine sundum.
Sanırım gelecekte gazeteciliğe göstereceğim fiili ilginin sebebi olabilirdi bu aktivitelerim... Lise 3 le ilgili olarak ileride Fakültede bölüm seçerken bocalamama neden olan bir önemli ayrıntıdan söz etmeden geçemiyeceğim.Lise 3 döneminde ilk kez felsefe dersleri görmeye başlamıştık.Oldukça deneyimli muhterem bir Fesefe öğretmenimiz vardı.Dersleri çok güzel anlatıyordu.
Ve bu derslere ilgim çok artmıştı.Dıştan(external) yapılan Türkiye Üniversiteleri Giriş sınavında felsefe ile tarih seçmeli derslerdi ve ben tarih yerine felsefe dersini seçmiştim... Üniversite kayıtları esnasında Edebiyat veya Felsefe Bolümlerinden birini seçerken çok bocalamıştım.Cünkü nerdeyse her ikisini de aynı derecede seviyordum.Sanki  duygularımla aklım birbiriyle çatışıyordu...Netice aklıma uyarak Felsefeyi seçtim. 

SON SINIFTA YENİ ARKADAŞLARIMIZ OLDU: 
Disipline çok önem veren Türkiye menşeli yeni Okul müdürümüzden söz etmiştim anılarımda.... Şakir Soyadlı ismi.Ve son sınıfta aramıza dahil olan gelecekte Kıbrıs Türk Toplumunda iz bırakan Rahmetli İrsen Küçük ile kardeşi rahmetli Mehmet  Küçüğün enişteleri idi.Ve son sınıfta onlarla çok iyi arkadaş olmuştuk...Bu arkadaşlığımız sonradan da devam edecekti...Bir de gelecekte cinayete maruz kalarak vefat eden Kutlu Adalı katılmıştı son sınıfta aramıza.Hoş ve espirili oldukça da zeki bir arkadaşımızdı. Kutlu Adali... Kendisine Allahtan rahmet, yaslı ailesine başsağlığı dilerim... 
(DEVAM EDECEK)