Bu yılki öğrenim yılının kapanması ve karnelerin verilmesi münasebetiyle yapılan konuşmalarda kullanılan bir ifade vardı ki, bayağı insanın kafasında soru işaretleri oluşturuyor. O soru işareti şudur:
“Öğrenciye normal eğitim sürecinde verilen psikolojik destek bu yıl ikiye katlandı” ifadesidir.
Esasında öğrencilerin huzur içinde eğitim görmeleri ve psikolojik sorun yaşamamaları esas olmalıdır. Lakin günlük hayatımızın iniş çıkışlarından öğrencinin etkilenmemesi mümkün değil.
Artan hayat pahalılığı ailelere yansıyınca, haliye evde de çiftler arasında sürtüşmeler başlıyor. Veya bir çocuğun ihtiyacının giderilememesi, onun belleğinde hem sorular oluşturuyor, hem de yokluklar bir siyah nokta olarak beyninde kalıyor. Bir yerde çaresizliğin ve zor günlerin etkileri, öğrencileri de etkiliyor.
Aile içinde olagelen olaylardan başka, günlük hayatımızda meydanlarda yapılan eylemler, açılan pankartlar ve gözler önüne serilen olumsuzluklar öğrenciyi de etkiler elbette.
Bunun ötesinde maalesef pandemi henüz hayatımızdan çıkmadı. Son yapılan testlerde bir hafta içinde tamı tamına 310 yeni vakaya rastlandı. Bereket versin ki okullar tatile girdi.
Lakin öğrencilerin de okul sürsince pandemi ile cebelleştikleri ve öğretmenleri ile aralarındaki maske sürütüşmesi hep onların psikolojilerini bozan unsurlardır.
Bazen bizim evin yanındaki Levent İlkokulu etrafında yürüyüşe çıktığımda o çocukların maskeli hallerini görünce, “Bu yavruların günahı ne?” sorusunu sorardım okulun açık olduğu zamanlarda.
Mesela pandemi nedeniyle okulların kapanması da çocukların psikolojilerini bozan nedenlerden birisidir.
Okullarda meydana gelen koronavirüs vakaları, bulaş açısından aileleri de etkileyebiliyor. Bunlar tümden öğrencinin psikolojisini bozan nedenlerdir.
Bunlara bir de aşı sürecini eklemek lazım...
Kimse aşı olmayı sevmez. Lakin yaşanan süreç herkesi aşılanmaya sevketti. Dolayısı ile çocukların da aşılanması başlayınca, çocuklar da tedirgin oluyorlar.
Bütün bu yaşanan psikolojik travmalar, öğrencinin günlük yaşantısına, arkadaş ve aile ilişkisine yansıyor maalesef.
Son sınıf olup da kolej sınavlarına hazırlanan çocukların psikolojik gerilimleri ayrı. Her zaman bu stres yaşansa da, olaylar ve pandeminin gölgesinde gelişince de öğrencinin psikolojisini bozuyor.
Sosyolojik ve ekonomik açmazlar, aile içinde kavgalara da neden olabiliyor. Bu durumu defaten köşe yazımda yazmışımdır. “Aile kavgası” dereken, konu yine dönüp dolaşıp paraya geliyor.
Özellikle çok çocuklu ve tek motorlu ailelerde aile içi kavgalar daha da büyük oluyor ve bu kavgalar, çocukların günlük yaşantısına, derslerine ve başarılarına darbe vuruyor.
Lakin yapacak birşey yok. Yapılacak tek şey, öğretmenlerin ve Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu’nun dediği gibi öğrencilere yapılan psikolojik desteğin artırılmasıydı. Nitekim öyle olmuş, yapılan açıklamalara göre.
Yine düşünüyorum... Öğrenciler büyük tatile girerlerken, neler yaşayacaklar, ne umut edecekler ve zamanlarının çoğunu nasıl geçirecekler, onun hesabını yapıyorlardır.
Pandemi öncesi öğrencilerin toplu halde yaz kampına gittikleri bir durum vardı. O kamplar çocukları hem sosyalleştiriyor, hem de kişilik gelişmesine büyük katkı koyarak, öz güvenlerini artırıyor. Bugüne kadar pandeminin azalması nedeniyle kamp hayatının başladığına dair pek bir bilgi alamadık. İnşallah hayat normalleştikçe, çocukların psikolojileri de düzelir.
Esasında şu tatil zamanlarında çocukların kendi hobileri ve kendi yaratıcılıkları ile uğraşmaları sağlanmalıdır. Hatta tatil yaklaşırken bu tür telkinlerin öğretmenlerce yapılması gerekir. Herhalde hocalar bu tür telkinleri yapmışlardır. Yarın okullar açılınca öğretmenlerin öğrencilerine yazdıracakları ilk kompozisyonun konusu, “Büyük tatilde ne yaptınız?” sorusu olacaktır.
Kısacası öğrenciye sahip çıkmak, onların psikolojilerini düzeltmek ve düzeltirken de onları doğru yöne yöneltmek çok önemlidir.
Yani öğrencinin psikolojik destek alması açısından, diyorum.