Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın New York dönüşü bilgilendirme toplantısına yine CTP ve TDP başkan veya temsilcileri katılmadılar.  Daha önce de TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Meclis’te yapmış olduğu konuşmasına, bu iki parti meclise gelmemiş ve katılmamışlardı.

            Evvelki gün Cumhurbaşkanlığı’ndaki bilgilendirme toplantısına bu partilerin mazereti şöyleymiş:

            “Cenevre görüşmeleri ve şimdiki New York görüşmeleri öncesinde bizlere herhangi bir bilgi verilmediği için, dönüşteki bilgilendirme toplantılarına da katılmıyoruz.”

            Tabii ki bunun adı, resmen Cumhurbaşkanı’nı protestodur.

            Tuhaf bir durum değil mi?

            Böylesine önemli bir toplantıya katılmanın, herhalde parti rengi gözetmeksizin gerçekleşmesi gerekiyor.  Halbuki bu toplantılarda çok seslilik, dış politikadaki politikamızda önemli rol oynar.  Geçmişte Denktaş da, Talat, Eroğlu ve Akıncı da bu tür toplantılar yaparlardı.

            Esasında bütün katılımcı parti temsilcilerinin bu tür toplantılarda mutlaka bulunmaları gerekir diye düşünüyorum.

            Tamam, anladık...  Cumhurbaşkanı Tatar’ı protesto ediyor ve onu eleştiriyorsunuz da, neden Rum toplumu lideri Anastasiadis’i, bütün olumsuzluk ve uzlaşmazlığına rağmen eleştirmiyorsunuz?

            Oldum olası sol kanadın Rum siyasileri eleştirdikleri görülmemiş, bilakis zaman zaman onlarla güneyde bazı toplantılar yapmışlar ve hala yapmaktadırlar.  Mesela şimdi Derinya’da iki toplumlu bir eylem düzenleniyor.  Bunların amacı, sözde “Kıbrıs’ı birleştirmek ve eskiye dönmektir” esasında (Şayet Rumlar samimi iseler).

            Şu “Birleşik Kıbrıs” eylemcileri için Rum liderliği ses çıkarmaz.  Neden? Çünkü onların ekmeklerine yağ sürüyorlar.  Halbuki bu tür eylemlerle Türk katılımcılar, hem Kıbrıs Türkü’nün davasını sabote ediyorlar, hem de Rumlara hizmet ediyorlar.  Bütün mesele bunu farklı yönlere çekerek, sözde yeni bir Kıbrıs yaratmakmış.  Haydi canım siz de.  Bu mümkün değil.

            Galiba şu yeni solcu kesim tarihi okumuyor.  Galiba Kıbrıs Türkünün çektiği acıları ve Rumların gerçekleştirdikleri toplu katliamları da bilmiyorlar.  Yıllardan beri kayıp eş ve babalarını arayan veya babalarının yolunu bekleyen bu insanların acılarını da bilmiyorlar.

            Herhalde bu arkadaşlar Rum fanatiklerin gazabına uğramadılar.  Şayet güneye geçişlerinde Rum fanatiklerin gazabına uğrasalardı, dayak yeselerdi, arabalarının camları kırılsaydı, özgürlükleri ellerinden alınsa ve dehşete kapılsalardı bu tür eylemlere tevessül etmezlerdi.  Ama gelin görün ki yeni nesil bambaşka bir Kıbrıs hayali içinde Rum eylemcilerle eylem yaparak kendi ulusal davalarına darbe indiriyorlar.

            Bilgilendirme toplantısına katılmama meselesine gelince...

            Yani şimdi CTP ile TDP bu bilgilendirme toplantılarına katılmamakla halktan alkış mı aldılar?  Halk onları takdir mi etti?

            Öyle görülüyor ki bu eylemler ve bilgilendirme toplantılarına katılmama meselesi, resmen politika ve eleştiri kokuyor. Kendilerince bu toplantıya katılmama, kendilerine siyasi bir rant getirecek ve yandaşlarından alkış alacaklar.  Halbuki nice yandaşlarından sesler geleceği bir gerçek.  “Yanlış yapıyorlar, bu toplantılara katılmama hazımsızlıktır” ifadelerini kullanacaklar belki de.

            Siyaset olgunluk ve hoşgörü ister.  Siyasette doğrular ve yalnışlar eleştirilebilir.  Ama bu tür hayati toplantılara katılmama, olgunluk değil, zayıflık ve ucuz bir politika yöntemidir.

            Ben CTP veya TDP temsilcisi veya başkanı olsam bu toplantılara katılır, yapılan görüşmeler hakkında görüşlerimi açıklar,  kamuoyuna fikirlerimi yayar, Ersin Tatar yanlış yapmışsa, yüzüne eleştirilerini yapardım.  Onlar bunu yapmadılar.  Ucuz yöntemlerle politika yapmaya çalıştılar.

            Ne yani...  Ersin Tatar’ın onların kapısında kul köle olmasını mı beklerlerdi?  İşte Ersin Tatar, çatır çatır Anastasiadis’ün yüzüne haykırıyor yanlışlarını ve yenen Türk haklarını.  Çözümsüzlüğün müsebbibinin bizzat Rumlar olduğunu dünya kamuoyu önünde dile getiriyor.  Üstüne üstlük bütün dünya medyası da, bizim medyamız da herşeyi yazıyor.  Daha ne bilgi istiyorlar, anlamak mümkün değil.

            Bakınız şimdi de Anastasiadis “1960 Anayasası’na dönelim” diyor.  Bunu neden eleştirmiyorlar.  Şuna emin olmalıdırlar ki, Türk tarafı olarak Ersin Tatar Rumlara “Geliniz beyler, federasyon veya 1960 Anayasasına dönüş için bir adım atalım” dese, emin olun Rumlar yine kıvırtacaklar ve bundan da çark edecekler.  Çünkü onların kafalarındaki gerçek düşünce, ENOSİS’tir. Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlamaktır.

            Hatta bu gençlerin Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki eski Makarios-Dr. Küçük çatışmalarını ve yenen Türk haklarının nasıl savunulduğunu da bilediklerini düşünüyorum.

            Şayet tereddüdünüz varsa, Rumların bütün anma günlerinde yapmakta oldukları konuşmaları izleyiniz, göreceksiniz.  O tür anma etkinliklerinde atarlar tutarlar, Türk askerine söverler, sözde kahramanlarını göklere çıkartırlar, sonra da “Yolumuz ENOSİS’in yoludur” derler.

            Kısacası gerek CTP’nin, gerekse TDP’nin kendi dış politikalarını ve bu tutumlarını gözden geçirmesi gerektiğini söylüyorum.

            Unutmayın ki...  Bizi yine biz kurtaracak şu karşımızdaki düşmandan.  Hem de birbirimize zarar vermeden.