15 Kasım 2023. KKTC’nin ilan edilişinin üzerinden 40 yıl geçti. Yalnız KKTC’nin değil, Türkiye ile Yunanistan’ı savaşın eşiğine getiren 15 Kasım 1967 Geçitkale - Boğaziçi olayının da 66’ncı yıldönümü! Hatta -Denktaş’a göre- 15 Kasım 1957’de kurulan TMT’nin 76’ncı yıldönümü!
Ne yazık ki her 15 Kasım günü 15 Kasım 1967 Geçitkale-Boğaziçi olayı gölgede kalır, hatta unutulur. TMT’nin kuruluşunun yıldönümü ise 1 Ağustos olarak kutlanır.
TMT’nin kuruluşu konusu, tartışmalı! Bu bakımdan yalnız değinmekle yetiniyorum.
15 Kasım 1967 Geçitkale-Boğaziçi olayı ise, yakın tarihimizin milatlarından biri! Bizi 20 Temmuz 1974’e götüren, Kıbrıs Türkleri’ne yapılan en büyük ve Kıbrıs Türkleri’nin en çok şehit (24) verdiği bir saldırı! Aynı zamanda saldırganların ilk kez ağır bedel ödediği bir olay: Grivas ile Yunan tümeni Ada’dan defnedildi, saldırganlar tazminat ödedi.

***

 KKTC gökten zembille inmedi. Hem dış, hem içi politika bakımından  yaşanan süreçlerin sonunda ortaya çıktı. Kıbrıs Türkleri’nin devletleşme süreci, fonksiyonel federal/konfederal nitelikli ortak 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin fonksiyonel federe birimi Türk Cemaat Meclisi ile başlar 
 Türk Cemaat Meclisi, yasama, yürütme, yargı yetkisi olan bir yapılanma idi. Yetkileri coğrafi temelden çok işlevseldi ama Türk belediyeleri bağlamında coğrafi zemini de vardı.
21 Aralık 1963 darbesi ile Kıbrıs Türkleri devletten dışlanınca oluşturulan Genel Komite, TMT, Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Yardımcılığı ve Türk Cemaat Meclisi temelinde idi ve devletleşme sürecimizin ikinci basamağıdır. Çok bölgeli bir coğrafi temele dayanıyordu.

***

Bu aşamada bir mektuptan söz edeceğim. Mektup 21 Haziran 1967 tarihli olup Osman Örek tarafından, o dönemde Ankara’da bulunan Rauf Denktaş’a yazıldı. “Kardeşim Rauf Bey” hitabıyla başlayan mektubunda Örek, “bu idarenin” diye söz ettiği Genel Komite yönetiminin, “dış ve iç bakımından yani Devletler Hukuku bakımından ayrı bir devlet karakteristiğine sahip olması gerekmektedir. Bunu gerçekleştirmenin en kestirme yolu pek tabii ayrı bir devlet ilan etmekten geçer” demektedir.
Bunun Türkiye’nin müdahalesiyle aynı ölçüde bir şey olduğunu, ayrı devlet ilan edilirse Rumların tepkisini çekeceğinin ve bu tepkinin Türkiye’nin müdahalesini getireceğini de değerlendirir Örek!
Bu mektubu ölmeden önce, rahmetle andığım Osman Örek, uygun gördüğüm zaman ve biçimde kullanmam için verdi. Zengin olduğuna inandığım arşivim Türk Tarih Kurumu tarafından dijital ortama geçirildi. Belgelerini ise Girne’deki Milli Arşiv’e verdim. Yani mektup, dijital ortamda Türk Tarih Kurumu’nun İB (İsmail Bozkurt) Koleksiyonu’nda (Kutu/klasör No. 27, Gömlek/dosya No. 17), belge olarak Girne’deki Milli Arşiv’dedir.
Eğer ortaya başka belge çıkmazsa, devlet ilan etme konusunun ilk kez Sayın Örek tarafından dillendirildiği anlaşılıyor. 

***

Osman Örek’in bu mektubu yazmasından yaklaşık 5 ay sonra 15 Kasım 1967’de Geçitkale - Boğaziçi olayı oldu ve Türkiye’nin müdahalesine ramak kaldı. Kısa süre sonra da 28 Aralık 1967’de Geçici Kıbrıs Türk Yönetimi kuruldu.  Kıbrıs Geçici Türk Yönetimi, adı konmamış bir devlet yapılanması idi. Kısa süre sonra Geçici sözcüğü kaldırıldı, 20 Temmuz 1974 Barış Harekâtı’nan sonra ise Otonom Kıbrıs Türk Yönetimi oldu.
20 Temmuz 1974 Barış Harekâtı’nın en büyük kazanımlarından biri coğrafi bütünlüğü olan bir toprak parçasının kazanılmasıdır. Devletleşme süreci için bu önemli bir kazanımdı. Ayrıca Harekât’tan önce de dillendirilen federasyon tezine güç kazandırdı.  Süreç 13 Şubat 1975’te Kıbrıs Türk Federe Devleti’nin (KTFD) kurulması ve 15 Kasım 1983’te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne (KKTC) dönüşmesi ile devam etti. KTFD, federasyonu sağlamak için kurulmuştu, KKTC federasyona açık olarak kuruldu ama federasyon olmadı. Gelinen aşamada bana göre federasyon bir hayal, ütopya!  
20 Temmuz 1974 sonrası “devletleşme” süreci ile ilgili başka belgeler de var ancak bir gazete yazısına hepsini sığdırmak zor! Yakında kitaplaştırma çabasını sürdürdüğüm siyasal anılarımda bunlar yer alacak. Yeri geldikçe burada da paylaşırım.

***

KKTC’nin 40’ıncı yıldönümünde, geldiğimiz nokta başka bir konudur. Özellikle fiziki ve altyapı bağlamında epeyce yol kat ettiğimiz kesin! Hayat seviyesi de fark etti ama yaşanan iç sorunlar rahatsız edici boyutta: Siyasete olan güven dibe vurdu. İyi ve etkili bir yönetim oluşturulamadı ya da oluşturulmadı. Ekonomik istikrarsızlık baş edilemeyen ya da edilmeyen pahalılık ve bir türlü bitmedi.
Bu sorunların hiçbiri bugünün ve bugünkü hükümetin yarattığı sorunlar değil! Tümü de sürecin sonucu!

***

Geçitkale - Boğaziçi şehitlerini saygı ile anıyorum, ruhları şad olsun! Gazi ve mücahit arkadaşlarıma daha nice güzel yıllar diliyorum.
Ne kadar sorun olursa olsun KKTC bizim devletimizdir. 40’ncı yılında Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun. Temelinde binlerce şehidin canı, binlerce  gazinin kanı;  on binlerce  Mücahidin/Mehmetçiğin, başta siyasal liderlik onca  insanın çabası vardır.   Şehitlere ve toprağa girmiş olanlara rahmet, hayatta olanlara nice güzel yıllar dilerim.