Sosyal medya hayatımızın her alanında.

Dijital yaşam salgın sonrası rüştünü perçinledi.

Hem de bir “tık’la”

Ticaret internet üzerinden tarifsiz bir hızla ilerliyor.

Ayakkabılar, ayağınıza denemeden nasıl alıyorsunuz muhabbetleri var.

Kuşak çatışmasını körüklüyor dijital gelişmeler.

Çevirimiçi hizmetler tıp alanından tutunda, müzik enstrümanı öğrenmeye varıncaya kadar çok geniş bir yelpazede kendini bulmaya çalışıyor.

Robot teknolojilere daha etkin sorumlulukların verildiği yeni bir çağ.

Sofia her dilde sorularınıza yanıtlar veriyor.

Tüketim alışkanlıklarımız mercek altında.

Merak ve ilgi alanlarımıza da.

Takip ediliyoruz.

O kadar güçlü veriler bırakıyoruz ki;

Devletlerin seçim sonuçlarını etkileyebilecek yöntemler tartışılıyor.

Suya sabuna dokunmadan!

Yeni nesil iletişim araçları ile…

Tek tık’la.

Kıbrıslı Türkler, nesiller boyu teknolojiye kolay adapte olabilecek bir toplum.

Teknolojik kibiri moda şekline getirebiliyoruz.

Hemen karşıdan kopup, küçücük adaya yerleştiği günden beri, ana karada teknolojiyi daha geç görenlere hava attığı dönemlerde geride kaldı. Kısacası, Kıbrıslı Türklerin hayatını kolaylaştıran gereçlerle övgü duymasının modası geçti, bitti!

Milyarlarca insan,

Farklı mekanlarda,

Ama aynı anda;

Maradona’nın cenazesine el salladı.

Hindusu, Japonu, Türkü…

Covit-19 ile ilgii olumlu bir gelişmeyi aynı anda alkışlayacaktır.

Bu çağın başka bir olumlu yanı,

Akrabalarımız, dostlarımız ile nerede olursak olalım hasret giderme, sohbet edebilme şansımız olmuştur.

Kanlı olmasa da, canlı – canlı dertleşme fırsatımız var…

Duman çıkar,

Güvercinin ayağına bağla,

Şişelere dıkıştır,

Birinin kulağına fısılda, gidene kadar söyleyeceğini unutsun devri kapandı.

Belki de hiç yüz yüze görüşmediğiniz çok yakın akrabanızla, yüz yüze teknolojik sohbet edebiliyorsunuz.

Aile büyüklerinizle, uzun zamandır deniz aşırı ülkelerde eğitim gören evladınızla!

Ya olmasaydı?

Teknoloji işte!

En son ilkokul sırasında hatırladığınız çocukluk arkadaşınızı, kan kardeşinizi, ilk aşkınızı…

Elli yıl sonra, tık diye karşınıza çıkarıyor.

Piksel piksel sarılmanızı sağlıyor.

Teknoloji!

Çocukluğunuzda her gün önünden geçtiğiniz fırının “nostaljik” fotoğrafında, kendinizi aradığınız “o an”, kokuları size hatırlatan “o an”, sesleri…

Yüzleri!

Kıbrıslı Türkler ve Rumlar 1974 yılının;

Bir gün, kendilerini, yüzlerini, seslerini, bulmak istedikleri mekan veya insanlardan ayrıldıkları “o an” olabileceğini hiç düşünmemişti.

Şimdilerde,

Defalarca yerlerinden edilen Kıbrıslı Türkler’in “Malyalılar” veya “Gerçek Luricinanılar” sosyal medya gruplarında eskileri yad edip duygulanacağı, çoğalacağı kimin aklına gelirdi?

Köyümüze teknoloji gelmese, Leymosunlu’lar pikniğinde göz yaşları ve kahkahaların boğaz piknik alanının sisli bulutlarına karışması mümkün müydü?

EOKA’nın kirli ideolojiyle defalarca mekan ve insan kaybeden Kıbrıslı Türkler kendi geçmişlerini, yeni çağda yakaladıkları teknoloji ile bulmaya çalışıyor.

Kıbrıslı Rumlar da…

Diğer dünyalılarda!

Hüzünle beslenme,

Duygusal bağlarımızı taze tutma.

Hatıralar!

Christiana, Omorfo’dan zorla göç etti. 14 Yaşındaydı. Çok sevdiği piyanosunu bir daha çalamayacağını yıllardan öğrendi.

Bu öğreti, piyanosunun fotoğrafını, sosyal medya alanlarında paylaşmasını sağladı.

Kaderdaşları, çoğalsın diye;

Hüznü de…

Ümitsizliği de…

Yorgunluğu da

Çoğalsın diye!

Çoğalıyoruz.

Sosyal medya da acımızı azlasın diye paylaşıyoruz!

Ama çoğalıyoruz…

Facebook göçmenlerini kabul ediyor.

Onların acılarını çoğaltıyor.

Hem de anında.

Hem de bir “Tık’la”.

Reşat Kansoy

27.11.2020 Vatan Gazetesi