Dün, yılların usta politikacısı ve basın yayın duayeni, meşhur kooperatifçi ve binlerce insanın iskan ve rehabilitasyonuna katkı koyucusu İsmet Kotak, ölümünün 6’ncı yılında mezarı başında anıldı.
Her yıl geleneksel hale gelen bu anma törenleri yapılsa da, yapılmasa da İsmet Kotak her zaman kalbimizde ve bütün yaşam motiflerimizde vardır.
İsmet Kotak’ı tanımam, onun kooperatifçiliği günlerinerastlar. Tabii ki onunla yakınlaşmamız da, onun Kıbrıs Türk Geçici Türk Yönetimi Yürütme Kuruluna atanması dönemine rastlar. Özellikle Dr. Küçük’ün Özel Kalem görevlerini yaptığım ve zaman zaman da Bakanlar Kurulu vazifesi gören KTGT Yönetimi Kurul’daki ek görevlerim esnasında...
Mesela bana sorsalar “İsmet Kotak ne yaptı?” diye, ben de şu yanıtı verebilirim:
“İsmet Kotak neler yapmadı ki...”
Gerçekten onun Kıbrıs Türkünün davasına olan katkıları çok büyük ve çok da önemlidir. 21 Aralık 1963 olayları ile bütün yolların kesilmesi ve insanlarımızın açık hava hapishanesinde yaşamaya mecbur edilmesi, insanları yaratıcılığa ve birbirine bağlanarak bu zor günleri atlatmaya zorladı.
O zor günlerin atlatılmasında İsmet Kotak, hapis kaldığı Mağusa’da Cambulat Radyosu’nu kurarak büyük bir iletişim ağı kurmuş, günlük gazetelere de gönderdiği yazılarını yayınlamayı başarmıştır. Bu konuda çok değerli dostum Lütfi Özter’in yayınladığı kalın “Kıbrıs’ta Mücahit’in Güncesi” adlı o mükemmel eserde, İsmet Kotak ve Cambulat Radyosu hakkında pek çok şey yazılmıştır.
Tabii ki kendi gazetesi “Kıbrıs Postası” tam 10 yıl kesintisiz yayınlanmış ve bayağı da ses getirmişti.
14 yıl bakanlık ve 22 yıl da Milletvekilliği yapışının içinde en önemli iki şeyi görüyorum.
Bunlardan birisi “Kıbrıs Türk Basın Konseyi”ni kurup ona başkanlık etmesi ve uluslararası “Basın Konseyleri”nde delege sıffatı ve hakkı elde etmesidir. O uluslararası kuruluşa kabul edilmek ve pek çok ülkenin taraf olduğu bu Kıbrıs Türk Basın Konseyi, öyle bir kişilik kazandı ki, hala o şöhretini ve etkinliğini sürdürüyor.
Diğer önemli iş ise, 20 Temmuz 1974’le gelen büyük göç sonrasında güneye kaçan Rumların evlerine, güneyden kaçan Türkleri yerleştirmesidir.
Hasbelkader benim 40 küsur memuriyetim esnasında ben de o kazanın içine düşünce anlamıştım İskan politikasının ve sorunlarının ne olduğunu. Bir düşünün bakalım... O zor günleri aşmanın zorluklarının ne biçim olduğunu da görün. Cumhurbaşkanlığı Halkla İlişkiler dönemimde İskan Dairesi’ne gittiğim zaman, o dairenin koridorlarının nasıl dolduğunu ve halkın o memurları bir fare gibi nasıl kemirdiğini görüyordum.
Ondan sonraki resmi görevim İskan Dairesi’nde gerçekleşince, İsmet Kotak ve elemanlarının ne büyük bir iş başardıklarına tanık olmuştum. Bunlara ilaveten Türkiye’den “Tarım İşgücü” statüsünde gelen ve yerleşim çelişkilerinde tabancaların patlatılışını atlatmanın zorluklarını İsmet Kotak öyle başarmıştır.
Mesela Maraş’ın bir bölümünün göçmenlere açılışını sağlamak, başlı başına bir olaydı. Buna ilaveten Güzelyurt yöresi de öyle.
Sivil-asker çalışmalarında İsmet Kotak’ın masaya yumruğunu nasıl vurduğunu ve Maraş’la Güzelyurt’un iskana açılmasını sağladığını biliyoruz.
Ne cesur adamdı şu İsmte Kotak, büyük adam? Ne kadar yürekli ve milliyetçiydi. Ne kadar halkını ve kendi topraklarını severdi?
Zaman zaman kendisini televizyondaki “NABIZ” programıma davet ettiğimde çok mutlu olurdu. Özellikle iskan politikalarını çok güzel analiz ederdi.
Birkaç kez de başka açık oturumlarda birlikte olmuş ve günün politikalarını ve olayların birlikte analiz etmiştik.
Bazen vatandaşlarla konuşurken İsmet Kotak veya iskanda görev yapan diğer bakan, müdür, şube müdürü ve personeli eleştirişlerine tepki gösterirdim. Vatandaşlar, “İskan’ın başında olanlar herşeyi yüzlerine gözlerine bulaştırdılar” deyince tepem atardı. Ve kendilerine şunu söylerdim:
“Kimde vardı o yürek, iskan sorunlarını çözsün? Kimde vardı binlerce insanı her gün görsün ve onların acılarına merhem olsun. İşte siz İsmet Kotak ve bu alanda görev yapanları eleştirirsiniz ama Allah’ın huzurunda günah işliyorsunuz. Çünkü ismet Kotak ve İskan uygulamasına katkı koyanlar o kadar büyük işler başarmışlardır ki, bu millet onların heykellerini dikmelidir.”
Tabii ki Hakkı Atun’un devraldığı o bayrak sonuna kadar taşındı. İsmet Kotak başlattı ve Hakkı Atun, “İskan Topraklandırma ve Eşdeğer Mal Yasası”nı geçirince o yasa, ekonomik ve soyal kalkınmamızda çok önemli rol oynadı.
Damla damla veya adım adım yarattığımız bu Cumhuriyetin en önemli isimlerinden olan İsmet Kotak’a bir kez daha Allah’tan rahmet diler, yaslı ailesine yine başsağlığı dilerim.
Kısacası İsmet Kotak, büyük adamdı, Allah rahmet eylesin. Son sözüm de şudur: “İSMET KOTAK’I UNUTMADIK!”