Eski insanların kullandıkları bir ifade vardır.
“Paranın yüzü sıcaktır.”
Bu sözler boşuna söylenmemiştir. Bir yerde hayat tecrübesinin söylettiği birkaç kelimedir ama anlamı çok büyüktür.
Paranın sıcaklığını anlatan son olay, Vergi Dairesi’ndeki vurgundur. Bu olay insana bazı geçmiş vurgunları da anlatıyor.
Her zaman vurguladığım birşey vardır.
“Her zimmetin, bir de matlubu vardır.”
Yani İngilizce terimi ile “Debit-Credit”in...
Bugüne kadar kaç tane mali istismar ve para kaçakçılığı yaşanmışsa, bu kuralı bilmeyenler tarafından bu suçların yapıldığı mesajını verir. Veya bu kuralı bildikleri halde bir gün çaldıkları tek kuruşun hesabını verme durumunda olacaklarını anlamamaları ve o “sıcak yüze” kanmalarıdır.
Özellikle resmi organlardaki para sistemi, alış-veriş noktaları, para tahsilatları ve günü gelince de bütün defterlerin yine devletin murakıpları tarafından denetlenmesine dayanır.
O bağlamda günlük mesaisi para ile geçen memur veya memurelerin çok sağlam bir kişiliğe sahip olmalarını gerektirir. Genellikle para işi ile uğraşacak kişilerin özgeçmişleri her zaman taranır. Veya o tarama veya araştırmada az buçuk o şahıs hakkında bir bilgiye ulaşılır. Bir insanın geçmişini araştırmada para ile ilgili bir görev alabilmesi kriter olmaz. Veya bir yanılgı gibi de algılanabilir. Lakin böyle önemli görevlere gelecek olan kişinin geçmişinde çok büyük bir fakirlik varsa, idareciler bu şahsa şüpheyle bakarlar.
Özellikle İngiliz döneminde bu uygulama vardı. Paranın başına oturacak kişinin geçmişini didik didik ederlerdi.
Mesela geçmişte KİT olarak hizmet veren bir kurumda büyük bir yolsuzluk yaşanmıştı. Zaman içinde yolsuzluk yapan kişinin açığı ortaya çıkınca gerekli cezaya maruz kalmıştır. O şahıs devlete veya o kuruma olan borçlarını kapatmış olmasına karşın, özel hayatında da pek çok insanı da vurmuştur. Hani alışan can durmaz derler ya... O şahıs vurgun yaptı da üzerindeki leke çıktı mı? Çıkmadı, çıkmayacak da. Toplum ona hep, “Lekeli adam” olarak bakacak.
Anımsadığım kadarı ile 1960’lı yıllarda Lefkoşa Erkek Lisesi sekreterinin bir yolsuzluğu olmuş ve öğrencilerden toplanan duhuliye paralarını iç ettiği meydana çıkmıştı. O zamanlar ortaokul ve liseler paralıydı. Gerçekten o olay toplumda günlerce çalkalandı durdu. Sonunda o sekreter, iç ettiği paraları ödemeye mahkum edildiği gibi hapiste yattığı günler de ona kara bir leke olarak kaldı. Neticede toplum içinde yaşayamayıp ada dışına kaçtı.
Maliye’nin tam odak noktasında olan bir başka kişinin de devlet hazinesinden “kılıflı” para götürdüğü ortaya çıkınca o şahıs memleketten kaçmış ve bütün geçmiş kendisi ile beraber gitmiş.
“Geçmiş” dedim de aklıma geldi.
Kabul etmek lazım... Bir insanın bütün geçmişi, iyisi ile kötüsü ile kendisi ile beraber gider. Tıpkı bir gölge gibi...
Mesela uyuşturucu ile uğraşan veya hırsızlık, ırza tecavüz ve türlü yolsuzluklara bulaşıp yıllarca hapislerde bir hayat törpüleyen insanların geçmişleri, gerçekten kendileriyle birtlikte yürüyen ve asla ve asla kaybolmayan bir gerçektir.
Yine bir örnek verelim...
Bu örnekleri verirken isimleri yazmaya hiç gerek yok. Toplum onları kendi vicdanlarında yargılamıştır. Uyuşturucu ile vermek istediğim örnek, gerçekten hayli ilginçtir.
Lefkoşa’nın kalbırüstü ailelerinden gelen genç bir adam, birkaç yol İngiltere’ye uyuşturucu götürmüştü haberlere göre. Sonunda yakayı ele verince, anımsadığım kadarı ile ya yedi, ya da sekiz yıl hapse mahkum edilmişti.
O şahsın para ihtiyacı mı vardı?
Bence yoktu. Lakin paraya gözü doymayan insanlar, maalesef bir an gelir şeytanın ağına düşerler.
O şahıs yıllar sonra hapisten çıktıktan sonraki tövbesini şöyle dile getirmiş aldığımız duyumlara göre.
“Bir kere daha uyuşturucu ile uğaraşmak mı? Allah yazdıysa bozsun. Benim İngiliz hapishanesinde 50X70 ebatındaki bir hücrede nasıl bir zaman geçirdiğimi bir ben bilirim, bir de Allah. Bu acıları yaşayan insan bir kere daha uyuşturucu veya bir başka pis işle uğraşabilir mi?”
Ve parça parça basına ve polise yansıyan türlü hırsızlıklar ve vurgunlar gün ışığına çıkarken, sanırım bu insanlar artık “zimmet ve matlubun” ne olduğunu da anlayacaklardır. Yani bir kasadan alacağınız bir kuruşun, mutlaka bir de vereceği olacaktır defterlerinizde. Sadece defterlerinizde değil, gerçek anlamdaki hayat defterlerinizde.
Daha ne diyelim ki... Para ile oynayan ve paranın sıcak yüzüne kanan insanlara ibret olsun bu satırlar, diyorum.