Altı yaşıma bastığımda beni bir özel anaokula gönderdiklerini anımsarım.Artık okul yaşamıma ilk adımımı atmıştım..Vacide isminde bir öğretmenimizin şekli şemaili hala hayallerimde yer almaktadır. Onu anne gibi seviyordum...
Ana okuluna devam ederken eskisi gibi sakin,sessiz, gerekmedikçe konuşmayan bir çocuktum. Belki de hala böyleyim.En azından görünümüm öyle.?
Doğduğum tarih 22 Ağustos,1939 günü.Bir raslantı olarak 1 Eylül 1939 günü Almanya Hitler'in öncülüğünde 2.Dünya Savaşını başlatmıstı.Ve hemen Polonya'yı işgal ettikten sonra İngiltere ile birlikte Fransa Almanya'ya karşı savaş ilan etmişti.Kıbrıs o zamanlar İgiltere'nin bir sömürgesi idi. Haliyle ister istemez bu savaşın bir parçası olduk..
Yaklaşık savaş altı yıl sürdü...Ve daha savaş devam ederken  5-6 yaşlarına gelmiştim ve savaşla ilgili bazı anılara sahibim.
Örneğin her şeyden önce savaş boyunca,hatta savaştan sonraki yıllardaki ekonomik krizi.Ekmeğin bile karneye bağlamasını.Bir çok malların piyasadan yok olmasını... Pullarla alış veriş yapılmasını..İşsizlik,kıtlık,sefalet...
Ardından savaş korkusu.1944 lü 45li yıllarda Amerika Fransa'yı Alman işgalinden kurtarmak için diğer müttefik ülkelerle birlikte Almanlara saldırdı.Almanya epey güç kaybetti. Bu kayıp üzerine  kendisine  karşı olan ülkeleri  bombalamaya başladı.
Bir İngiliz sömürgesi olan ülkemiz Kıbrıs da bu bombardıman eylemlerinden nasibini almıştı.Bir kaç kez  Limasol da Alman uçakları tarafından bombalanmıştı.Bombalananlar arasında Rumlara ait Keo fabrikası neredeyse evimizin dibinde sayılırdı.Çok iyi anımsarım.Uçak seslerini duyar duymaz ailece kocaman karyolanın altına girerdik.Ve koro halinde "ya selam,ya selamet" sözlerini uçak sesleri duruncaya kadar tekrar ederdik.
Ve böyle savaşla  başlıyor benim  hayatım..Ve ardından da ülkemde Kıbrıs 74 Barış harekatına kadar,çeşitli kanlı olaylar, silahlı çatışmalar ,ve ölümlerle devam edecekti..Ve 1 Temmuz,1958 günü ailemizin yegane direği babam vurulup öldürülecekti.
Rumların yeraltı terör örgütü EOKA tarafından.Ve p0bu olay ailemin hem felaketi hem de sefaleti olacaktı...Ailemizin tek geçim sorumlusu 43 yaşında  canice öldürülen babamızdı.
2.Dünya savaşı 1945 yılında,zınk diye aniden durmuştu. Amerika resmen bu savaşa müdahale etmişti savaş bitiminde ve Almanya bu savaşta  yenilmişti... Hitler kendi silahı ile intihar de etmişti bu yenilgi nedeniyle. Ve dünya ,savaşın ani bitimi ile sessizliğe bürünmüştü... Hatta savaş gürültüleri ile yaşamaya alışık bir çok insanın sessizlikten dolayı akıl hastalığına tutuldukları söylenmekteydi.
Haliyle savaş sonrası dünyamız çok vahim ekonomik bir krize girmisti.Ve savaştan sonra yaklaşık  yedi sene devam etmişti Kıbrıs'ta bu ekonomik kriz. Üretim hayli aksamıştı.İşsizlik had safhadaydı..Bir kutu kibrit bile kolay bulunamıyordu.Kaçakçılık almış başını gidiyordu. İş olmadığı gibi piyasada para da yoktu...Bayağı insanlar geçinmek için kemerlerini sıkmak mecburiyetinde idiler.
Orta halli insanlar bile çocuklarına bayramdan bayrama ayakkabı satın alabiliyorlardı...İyi hatırlarım ki ayakkabım küçüldüğü zaman ayakkabımı giymekte zorlanıyordum.. Ve giyerken parmaklarımı geriye çekerdim.Bunun acısını ileri yaşlarımda tırnak batmaları ile oluşan şikayetlerimle çekmekte idim....
Para çekilmiş nerdeyse takasla alış veriş sağlanıyordu.... Boş bir ayakkabı boya şişesi karşılığında Baf köylerinden  eşeklerle köylülerin getirip sattıkları harup pastellisi(pestil) satın aldığımı çok net anımsarım...
Defter kitap kalem bile kıtlıktan dolayı bulunmuyordu.
Veya pahalı ve kaçak satılıyordu.Defter yerine Anaokulu biz öğrencilere sert yapılı siyah plaka satıyordu.Bu plakalara  yazabilmek için özel kalemler vardı.Yazılanlar kolayca silinir ve tekrardan plakalar kullanılabiliyordu..Ödevlerimizi  o plakalara yazar ve öğretmene tetkik için sunulurdu...
Öğünmek gibi sanmayın ama ben o ödevlerimden çoğunlukla öğretmenimden aferin alıyor ve mutlu oluyordum.... Bir gün rahmetli annem ana okulumuza uğrayıp gidişatımı öğretmenime sormuştu.Öğretmenim de anneme cevaben , oğlunuz çalışkan ve zeki,fakat çok sakin ve sessizdir. Hatta oldukça mahcuptur demişti.Tabii mahcupluğumun  annemi fazlaca ilgilendirdiğini sanmıyorum.Ama zeki ve çalışkanlığımın onu memnun ettiğine inanıyorum...
Bundan ben de çok mutluluk duyuyordum... Okumayı kolay söktüğümü iyi anımsarım.Ve okumayı çok seveceğimi tahmin edebiliyordum.Nitekim okul harçlıklarımı ve bayramlarda büyüklerimin ellerini öperek verilen bayramlıklarımdan artırarak biriktirdiğim paralarla Hazreti Ali hikayeleri gibi küçük hikaye veya masal kitapçıklarını hele kahramanlık temalı olanlarını satın alıp zevkle severek,heyecanla okuyordum...
Ana okulundan sonra ilk okula okuyup,yazma öğrenerek başlamıştım...Bu nedenle ilk okulun ilk yılı öğrenim açısından bana tekrar gibi geliyordu.Ama böyle olduğum için asla şımarıklık gösterip arkadaşlarımı kıskandırmazdım.Çünkü arkadaşlarımı çok seviyordum.Kırıcı olmayı kendime  hiç bir zaman yakıştırmazdım.Oldum olası kıskançlık duygusundan hep uzak durmayı tercih ediyordum...Ne kıskanmayı ne de kıskanılmayı severdim....Herkesle  iyi geçinen bir mizacım vardı.