Bu gazete, okuyucunun eline 31 Aralık 2024 Salı yani 2024’ün son günü geçecek!  Masaya otururken 2024’ün ne kadar berbat bir yıl olduğunu, 2025’in ondan da berbat olma olasılığının çok yüksek olduğunu yazmayı düşünmüştüm ama yazmaya başlayınca fikir değiştirdim ve ‘böyle bir günde bari hoş bir şeyler yaz’ dedim kendi kendime! Bilgasayar dosyalarımı karıştırmaya başladım, akrabam Ziya Dayı’nın şiirleri çıktı karşıma.  ‘İşte yılın bu son gününde yazacağın konu’ dedim kendi kendime! ‘İnsanlar zaten sıkıntı içinde, bari benden hoş bir şey okusunlar.’ 
 Evet Ziya Dayı, yani Ziya Uysal, 1922 Güney’de kalan köyüm Boğaziçi/Aytotro doğumlu olup annem tarafından akrabamdır. Oldukça ilginç bir yaşamı var. İlkokulu Boğaziçi/Aytotro’da okuduktan sonra Geçitkale/Köfünye’deki rüştiyeye (ortaokul) başladı ama bitirmeden on üç yaşında Türkiye’ye gitti. Parasız okuyabileceği uygun bir okul bulamayınca, daha o yaşında yaklaşık bir yıl bir fabrikada işçilik yaptı. Hastalanınca Kıbrıs’a döndü. Kıbrıs’ta da işçilik yaptı. Bu arada berberlik öğrendi. 1951’de evlendi. Ardından çalışmak için bu kez İngiltere’ye gitti. 1955’te adaya geri dönerek Geçitkale/Köfünye’ye yerleşti. Gündüzleri marangozluk, akşamları berberlik ve kahvecilik yaptı. 1963 ve sonrasında mücahit olarak görev yaptı.
1974’te Barış Harekâtı’ndan sonra Kuzey Kıbrıs’ta, Geçitkale adını alan Lefkonuk’a göç etti ve yaşamını orada sürdürdü. 2018’de 96 yaşında hayata veda etti. İkisi kız beş çocuğu, on iki torunu var. 
1964 yılında Geçitkale/Köfünye’de mücahit komutanı iken, köydeki tek teksir makinesi ile çıkardığımız Mücahit gazetesinde Ziya Dayı’nın bazı şiirleri yayımlanmıştı. Oğlu Ali Uysal, 2013 yılında babasının şiirlerini “Ziya Uysal’dan Şiirler” adıyla kitaplaştırınca şiire devam ettiğini öğrenmiş oldum.178 sayfalık kitap “Önsöz” ile, “Toplumuma,” “Ailem” ve “Tanıdıklara” alt başlıkları altında şiirlerini içerir. Gelin şiirlerine göz atalım:
 “Fakir Oğlu” şiirinde kendi kendini şöyle anlatır Ziya Dayı:
“Ben bir fakir oğlu fakirim 
Cepte yoktur mangırım” 
“Biricik Eşim Halide” şiirinde ise eşi ile evlenişini, çocuklarının doğumuyla ailenin çoğalmasını ama sonunda eşi ile yalnızlaşmalarını da dile getirir:
“İki kişi girdik bir eve
Çoğaldık vardık yediye
Kaldık artık biz bize
Geçmişler hayal oldu bize” 
    
“Kızım Işıl’a” şiirinde kızına seslenir:
“Küçük bir bebek idin
İnim inim inledin
Annenin kucağında
Kapı kapı gezerdin” 

“Oğlum Ali’ye” şiirinde oğluna şöyle der: 
“Hoş gedin evimize
Neşe saçtın hepimize” 
    
“Köyümüz” şiirinde konu, 1974 sonrasında göç ettiği köydür:
“Sıra dağlar eteği
Mesarya’nın göbeği
Eski Lefkonluk adı
Şimdi Geçitkale denildi” 
“Eski Köyüm -Ben Güneyliyim-” şiirinde eski köyü, Güney’de kalan Geçitkle/Köfünye’nin durumdan yakınır:
“Bağlarımız söküldü
Bahçelerimiz kurudu
İbadet yerimize de
Çifte kilit vuruldu
…….
Mezarlığa gittiysem
Duvarları yıkıldı
Orda yatan şehitlerin 
Ezildi mezarları”

Değişik ve çeşitli insanlık halleri Uysal’ın değindiği konulardır. Örnekler verelim:
“Yeni gelen mallara 
Her gün yeni bir zam var      
…….
Zengin alır stok yapar
Fakir uzaktan bakar” (“Kıbrızlı Kardeşlerime” şiirinden)

“Zengin giyer süslenir
Fakir çıplak gezinir
Zenginde türlü yemek
 Fakirde kuru ekmek” (“İnsanlar” şiirinden)

“Kimisi bir dert kapar
Ömür boyu sızlanır
Kimisi de hayatta
Gün içinde gün arar” (“Bu Dünyanın Cilvesi” şiirinden)

“Müsrif arkadaşı için
Düşünmez hiç parayı
Cimri ise para için
Tercih eder açlığı” (“Müsrif ile Cimriler” şiirinden)

“Kimse kalmaz hayatta
Yıllar geçse aradan
Allahın hikmetidir bu
Her gelen mutlak kaçar” (“İnsanlar” şiirinden)

“Öğretmenin kıymeti
Para ile biçilmez
Harcadığı emekler
Hiçbir zaman ödenmez” (“Öğretmen” şiirinden)

“Play steyşın ile kompüter
Çıldırtır bütün gençleri
Başka bir şey yapmadan
Unuturlar dersleri” (“Eski Ve Yeni Olaylar” şiirinden)

Bazı şiirlerinde öğüt verir:
“Yalanı sakın sevme
Yalancıya inanma
Gaybet ile hırsızlıktan
Uzakta ol her zaman” (“Bunlara Dikkat Edin” şiirinden)

“Kıskançlıktan daima sakın
Sevgi göster herkese
Her ne yapmak istersen
Tatlı dille başla işe” (“Kıskançlık” şiirinden)

Siyasal partilere değinmeden geçmez Ziya Dayı:
“Partiler ayrı ayrı 
Birer devlet kurdular
Masum halkın hakkını
Hepsi de unuttular” (“KKTC Devleti” şiirinden)

Politikacılara da sözü vardır:

“Kardeş gibi kucaklaşırlar 
Tanımadıkları insanlarla
Onları çelmek için
Asılsız söz sarf ederler uluorta
…..
Seçimler geçer geçmez
Kimsin diye tanımazlar
Lüks arabaları ile dolaşırlar
Selamımızı bile almazlar” (“Bilirsiniz Seçimler Yanaştı” şiirinden)

Kendisinin de mücahit olarak görev yaptığı Kıbrıs Türk Direnişi’ni de unutmaz Ziya Dayı! Bunlar, direniş günlerdeki yaşanmışlıkları bire bir anlatan hamasî/direniş şiirleridir. Bunları başka bir yazıma konu etmeye çalışırım.  
Sonuç olarak Ziya Uysal’ın, Kıbrıs’ta geleneksel olarak çokça görülen şiir yazma isteğini yaşama geçirmiş kişilerden biri olduğu söylenebilir. Dörtlüklerinde geleneksel maniden yansımalar var, bilgece deyişler vardır.  Yazınsal değerleri elbette ki tartışılabilir ama şiirlerini, ‘tarih düşme’ ya da Kıbrıs Türk Halkı’nın sosyo-kültürel ve sosyo-ekonomik yapısı bağlamında ipuçları içeren belgeler olarak değerlendirmek gerekir. 
Benim hiç kuşkum yok: Ziya Dayı birkaç yüzyıl önce yaşasaydı yergisi çok, dili keskin bilge bir halk ozanı olurdu. Ne iyi etmiş de yazmış. Onu rahmetle anarım.
NOT: Güzelliklerle dolu, güzel bir 2025 yılı dilerim.