Geçen yılın Temmuz ayında hükümet ve özellikle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a karşı düzenlenen darbe girişiminin yansımaları, tam bir yıl sonra bizde de kendini gösterdi.
Bir haftadan beri sürekli “Fetöcü” zanlısı olarak tutuklananların sayıları hayli kabarmış.
Bir haftadan beri sürekli “Fetöcü” zanlısı olarak tutuklananların sayıları hayli kabarmış.
Bu arada kendilerini korku salan kişi veya kişiler, bütün Fetö yayınlarını imha etme girişiminde bulunmuşlar. Bazıları o kitap ve kabul edilmez ideolojinin evrak ve belgelerini kuyulara atmışlar. Belki de işin kökü kazındıkça, daha da belgeler ve “Ferö sempatizanları” gün ışığına çıkacak.
Fethullah Gülen’le mevcut iktidar arasında başlatılan savaş, gittikçe şiddetleniyor. Bir yerde muazzam bir psikolojik savaşın görüntüleri de diyebiliriz şu tutuklama ve yargılama işlemlerine.
İşin ilginç yanı nedir bilir misiniz?
Bir zamanlar Fethullah Gülen’in Türkiye’de yaşadığı dönemlerde özellikle dindar kesimden insanlar, tövbeler olsun ona Allah gibi taparlardı. Hatta el etek öperler, helallik alırlardı. Fethullah Gülen’i bu kadar güçlendiren şey neydi?
Bana göre hem para, hem de dini duruşu ve o sessiz orduyu yaratmasında avucunun içine büyük bir güç almasıydı.
Doğruyu söylemek gerekirse, her zaman şu Fetullah Gülen’e karşı bir tepkim olmuş, ve o sessiz tepkim bana şunu söylettmiştir.
“Allah aşkına, bu adamın peşinden neden koşuyorlar veya etrafında pervane gibi dönüyorlar, anlayamıyorum.”
Gerçekten Fethullah Gülen’in o “gizli güç” dediğimiz unsurlar, zaman içinde AKP ile defterleri yırtınca ve cepheleşmeler meydana gelince, gerçek anlamda “bir terör örgütü” haline dönüştü.
AKP’nin yıllardan beri kökünü kazıdığı darbe odakları, özellikle askeri kanattan çökertilmiş gibi görünüyordu. Lakin 15 Temmuz 2016 darbe görüntüleri, gerçekten insanların nefretini ve kinini birkaç kez daha katladı.
Kardeş kardeşi vurur mu?
O görüntüleri hala zaman zaman televizyondan verdiklerinde bile geriliyor ve nefret duyguları ile dolup taşıyoruz.
Genel görünümde, en büyük odak noktası Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dı. Fetö’cü havacılar Erdoğan’ı bulunduğu otelinde bombalamak ve öldürmek istiyorlardı. Ve ondan sonra yayılan darbe harekatı, bütün Türklük dünyasında infial yarattı.
O insanlarda ne yürek vardı?
Hatırlayın bakalım... İnsanlar kabul edemedikleri bu olayda kullanılan Türk tanklarının üzerlerine üzerlerine gelişini engellemek için adeta ettan bir duvar oluşturmuşlardı. Hatta bazıları tankların üzerine çıkarak Türk bayrağını açmışlardı. “İşte Türk olmak budur” demiştik onları izlerken.
O yürekli insanlar;
“Siz kimi, neden vuruyorsunuz?” sorusunu sordular.
Gerçekten onlar kimi vuruyorlardı, kimi alaşağı ediyorlardı?
İşte o görüntüler bize, Türk insanın bir oldu-bitti karşısında tekvücut olabileceğini gösterdi. O bizim gururumuzdu. Türkün Türkü vurması kadar kabul edilmez birşey olabilir miydi?
Herşeye karşın yüzlerce insan hayatını kaybetti ve yüzlerce insan da yaralandı.
AKP Hükümeti bu işin kökünü kazımaya devam ediyor. Ve o işin uzantısı sayılan Kıbrıs’taki bazı insanların “Fetö’cü zanlısı” olarak tutuklanmaları bizde de gerçekleşti.
Fethullah Gülen’in kitapları ve onun tarikat diyebileceğim gizli örgütünün belgeleri bana Türkiye’deki sağ-sol çatışmalarını hatırlattı.
Geçmişte Türkiye’de özellikle üniversiteli sağcı ve solcu gençler arasındaki silahlı çatışmalar yine halkı canından bezdirmişti. Her darbe sonrasında pek çok solcu tutuklanırken, onların evlerinde yapılan taramalarda, pek çok da sol yayınlar ve Lenin ve Komünizmle ilgili belgeler ele geçirildi.
Artık dünya bütünleşirken, sağın da solun da kendi içindeki dinamiklerinin yumuşadığını ve o şiddet derecesindeki silahlı çatışmaların kalmadığını gördük.
Bakalım şu Fetö operasyonları nereye kadar sürecek ve kaç kişi adalet karşısına konacak. Fetöcüler yani...
Dileyebileceğim tek şey: “Allah’ın bir kere daha Türk insanına o günleri tekrar yaşatmaması”dır.