Son zamanlar çevre temizliği veya çevre kirliliği bayağı gündem tutuyor. Turizm ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu’nun çevre kirliliğine riayet etmeyenlere uygulanan cezalarla ilgili verdiği bilgiler, yine de umut vericidir.
Umut vericidir diyorum da, hala umutlu olamıyoruz maalesef. Çevre temizliği konusunda neden umutlu olamıyoruz, ona da parmak basalım.
Şöyle bir geçmişe baktığımızda, çevre ile ilgili ceza uygulamalarının pek de yapılamadığını ifade edebiliriz. İlk “Çevre denetçileri” veya “Çevre müfettişleri” eski Sağlık Bakanı Dr. Ertuğrul Hasipoğlu tarafından atanmış ama kabine değişiklikleri nedeniyle o iş de yarım kalmıştı.
O zaman çok büyük idealleri vardı Hasipoğlu’nun. Ama maalesef görev değişikliği nedeniyle o ideallerini gerçekleştirememişti.
O çevre müfettişleri halktan ve gönüllülerden oluşuyordu. O yöntemle bir netice alınır mıydı, alınmaz mıydı, kestirmek hayli zor. Ama çevre meselesinde cezai uygulamalar gündeme geldiğine göre, demek bazı taşlar yerinden oynuyor.
Şimdilerde Turizm ve Çevre Bakanı’nın yaptığı açıklamalardan öyle anlıyoruz ki, bütün kazaların çeşitli yerlerini kapsayan toplam 80 vaka için para cezası kesilmiş çevre kirliliğini yaratanlara. Fikri Ataoğlu ceza kesmekteki amaçlarını şöyle açıklıyor:
“Amacımız vatandaşlarımıza ceza kesmek değil. Gelecek nesillere iyi bir çevre bırakmak için kirlenmelerin önlenmesi, tabiatın korunması ile kamuoyunun bilinçlendirilmesine dikkat çekmektir.”
Gerçekten bu uygulamada vatandaş bilebilecek mi, “Ben sağa sola pet şişe atarsam, çöplerimi apartman katımdan boş tarlaya fırlatırsam, içtiğim sigaranın boş paketini arabanın camından sokak ortasına atarsam, mutlaka ceza yiyeceğim” suçlarının ağırlığını?
Hani hiçbirşey yapmamaktan daha iyidir etkili olmasa da çevre cezalarının uygulanması.
Bence bu süreç bir “çevre uyanışını” beraberinde getirecektir.
Mesela ilk anda insanın aklına şu soru geliyor:
“Çevreyi kirleten kişi veya kişileri kim, nereye ihbar edecek?”
Ataoğlu’nun bu konuda yapmış olduğu açıklama, tam da hepimizin kafasındaki sorunun cevabıdır.
Meğer çoğumuzun bilmediği “ALO 123 ŞİKAYET HATTI” oluşturulmuş.
Şu şikayet hattını beslemek için, herkesin cesurca bu hattı araması lazım. Mesela önünüzdeki arabadan sokak ortasına bir naylon dolusu çöp fırlatılırsa, o aracın plakası bu hatta şikayet edilebilecek.
Ondan başka...
Ondan başka neler neler yok ki?
Bir başka örnek!
Siz ailece bir piknik alanına gidersiniz ve atıklarınızı duyarlılığınız nedeniyle bir güzel toplar ve çöpe atarsınız, yanan ocağınızı bir güzel söndürür, sonra da çeker gidersiniz evinize.
Şayet o pikinik alanında bütün kirliliklerini arkasında bırakıp giden kişinin görüntülerini cep telefonuna kaydedebilir ve bu hatta ihbarda bulunabilirseniz ne ala. Herhalde o pisliği yaratanların araba numaralarını da vereceksiniz.
Çevre kirliliğini önleme adına düzenlenen “Alo 123 şikayet hattı”na yapılacak ihbarların deşifre edilmemesi geekir bence. Şayet ihbarı yapan vatandaş deşifre edilirse, bu kez vatandaşlar karşı karşıya kalabilir ve o hattın da hiçbir anlamı kalmaz. Bence başarı elde etmek için, şikayetçinin telefonunu ve kimliğini iyice gizlemek lazım.
Bazen yollarda ilginç levhalar görürüz. Ne bileyim.... Bilmem çevreyi kirletenlerden bir asgari ücretin yarısı kadar ceza kesilecektir deniyor. Tam olarak anımsayamıyorum ama gözlemlerimde bunlar da vardır.
Şu deşifre meselesine de Ataoğlu bir açıklık getirirse iyi olacak diye düşünüyorum.
Gerçekçi olmak gerekirse, Fikri Ataoğlu canla başla hem turizm, hem de temiz bir çevre için büyük uğraşlar veriyor. Kim ne derse desin, ben takdir ediyorum Ataoğlu’nun çalışmalarını.
Bu kadar söz söylenir de, gerçek suçlu vatandaşların duyarsızlığına dayanmalıdır. Toplum bilinci dört dörtlük rayına oturmazsa, Fikri Ataoğlu oradaki makamında canını yesin bitirsin, ağzıyla kuş tutsa birşey yapamaz. O bir başarısızlık mı? Değil. Sadece bu milletin bu konuda adam olamadığını veya olamayacağını vurgulamak istiyorum.
Bir zamanlar televizyonlarda yapmış olduğum turizm ve çevre programlarımda ne kadar çok telefon alırdım, duyarlı vatandaşlardan.
Şimdi işin boyutu yasal yollardan çevreyi kirletenlere para cezası kesiliyor.
Bu gerçekten bir aşamadır. Bir, iki, üç, beş... Bu vatandaş ceza yiye yiye aklını başına toplayacak ve sokağa fırlatacağı atıkları bir kere değil, üç beş kere düşünecek.
Daha ne diyelim ki... Çevreyle değil, duyarsız vatandaşlarla savaşıyor bütün ilgililer.