Hemen hemen her kabine değişikliğinde toplum kaybeder. Hangi anlamda?
Bir defa bir siyasinin bakanlığı döneminde edinmiş olduğu tecrübe ve ürettiği projeler, seçim sonrasındaki bakanlık değişikliklerinde hep yarım kalır. Hani bir siyasetçi tam bulunduğu alanda ideallerini gerçekleştirirken, bir de bakarsınız, ya seçimi kaybeder, yahut da seçimi kazandığı halde bakanlığını.
Şu politika ne kadar acımasızdır değil mi sevgili okurlarım?
Gerçekten politika hem çirkin, hem de acımasızdır. O bağlamda değerlendirmek istedim Serdar Denktaş’la Fikri Ataoğlu’nun konumunu.
Bana göre Serdar Denktaş’ın erken seçim tepkileri yerinde ve doğruydu. O tepkiler neden doğruydu. Seçimleri etkilememek için seçim öncesinde bu konuda yorum yapmak istemedim. Şimdi gerçekleri yazabiliriz.
Esasında hükümet ortağı UBP Genel Başkanı Hüseyin Özgürgün’ün hükümet ortağı ile görüşmeden “hodri meydan” dolduruşuna gelmesi, gerçekten sadece Serdar Denktaş’ı ve bütün UBP ve DP taraftarlarını bayağı düşündürmüş ve endişelendirmişti.
İşte o bağlamda etik olarak iki hükümet ortağının birlikte karar verme şansları olmadı.
Bir defa bütçenin geçme arifesinde erken seçime gidilmesi, gerçekten mali ve bütçe açısından bazı kurum ve bakanlıkları zora sokmuştur diye düşünüyorum.
Hüseyin Özgürgün’le yolları ayrılan Serdar Denktaş yeniden muhafaza ettiği Maliye Bakanlığına oturması gerçekten bir şanstır ülke için.
Hüseyin Özgürgün seçimlerde UBP’nin oylarını ve milletvekili sayısını yükseltirken, SDP’de bir gerileme olmasına karşın, Serdar Denktaş hükümet kuruluşunda anahtar parti konuma gelmiştir.
Sağ kesimin beklentileri UBP-SDP VE YDP idi. Lakin bu olmadı.
Şimdi Sedar Denktaş dörtlü koalisyonun ortağı olurken, meclisteki matematiğin her zaman kritikliğini görecek ve yaşayacak. UBP ile koalisyona gitseydi, yine aynı şeyi yaşayacaktı.
Her ne ise... Şöyle veya böyle bir hükümet kurulacaktı ve Serdar Denktaş tercihini, dörtlüden yana kullanmıştır.
Serdar Denktaş’ın maliyedeki başarılarını gördük ve yine göreceğiz.
Yeni kabine oluşumunda ne yalan söyleyim, Fikri Ataoğlu gibi çok başarılı bir Turizm Bakanının kabine dışında kalabileceği endişesi beni bayağı düşündürüyordu. Hangi anlamda, onu da anlatayım...
Gerçekçi olmak gerekirse Fikri Ataoğlu’nun ilk dönem Turizm Bakanlığı’ndan bugüne kadar turizme yapmış olduğu katkıları, ürettiği fikir ve projeleri, bunun yanında büyük deneyim kazandığı turizm faaliyetlerini gördük. Kabul etmek lazım...
Hangi partiden olursa olsun, siyasal duruşu ve bağlı olduğu parti ne olursa olsun, Fikri Ataoğlu’nun yarım bıraktığı çalışmalarını idame ettireceğini düşünmek ve görmek, bütün turizm camiasını sevindirmiş olacaktır.
Fikri Ataoğlu, ülke turizminin ve turizm piyasasının genişletilmesi ve yeni turizm pazarları bulunması için canla başla çalışmış ve dış fuarlarda ortaya etkin bir kişilik koymuştur.
Turizmle çevreyi bir arada götürmek de bayağı yürek ve özveri ister.
Ben ona inanıyorum...
Yeni dönemde, hükümetin ömrü ne kadar uzun olursa olsun, Fikri Ataoğlu aynı yürek ve aynı anlayışla turizme yeni ivmeler ve heyecan katacaktır diye düşünüyorum.
Yine de hayırlı olsun diyorum ülke için. Yeni kabinenin ömrünün ne kadar olacağını şu anda kestiremiyorum ama, en az altı ay, o beraberliği götürecekler diye de düşünüyorum.
Hani amiyane bir laf vardır...
“Nerde çokluk, onda b’luk...”
Fakat doğru söylenmiş bir sözdür bu. O çokluk içindeki partilerin ideolojileri tamamen farklıdır. Bu hükümette fikirsel olarak en yakın olan iki parti vardır. Bunlardan birisi CTP, diğeri de TDP’dir.
HP ile SDP’nin de siyasi görüşleri bence örtüşüyor.
Bekleyip göreceğiz bakalım bu gemi nereye kadar gidecek ve hangi limana demir atacak. O bakımdan sanırım altı ay sonra yeniden erken seçime gitmek sürpriz olmayacak.
Meclis aritmetiği kritik oldu mu, hükümetler çok sıkıntı yaşarlar. Kaldı ki siyasal ve ideolojik oklarak ortakların hayli farklılıkları vardır.
Dediğim gibi... Bekleyip göreceğiz.
Dörtlü Koalsiyon Ve Yerini Koruyanlar
Osman Güvenir
Yorumlar