Gerçekten “inanç turizmini” hiç düşündük mü? Bence artık ülkemizdeki dini simgeleri ve yapıları, bütün görselliği ile inanç turizmine katmamız lazım. Hatta “inanç turizmi” denince, akla sadece müslümanların ibadet ve uhrevi mekanları değil, Hristiyanların da ibadet yerleri, manastırları ve azizlerin mezarları gelir. Onları neden bu amaçla kullanmayalım?

Belki birileri şu ifadeyi kullancaktır “inanç turizminden” bahsedince.

“Bütün elimizdeki olanakları kullandık da bir de inanç turizmi mi çıktı başımıza?”

Bence akıllı insanlar, diğer dinlerin görselliklerini de kendi ticari ilişkilerine ve pazarlamalarına katar. Şayet tarihsel süreci irdeler ve o tarihsel süreç sonrasında ülkelerin barış platformuna ulaşması bir yana, savaşları yaşamış ülkeler, başkalarının kahramanlıklarını da kendi çıkarları için kullanırlar.

Şayet Viyana’daki “Milletler Müzesi”ni ziyaret etmişseniz, orada maket şeklindeki Osmanlı Viyana kuşatmasını görürsünüz. Minyatür askerler, mızraklar, atlar ve gürzler hep vardır o minyatür tabloda. Bütün ülke turistleri o kuşatmayı camekanın arkasından izlerler. Hatta duvarda iki cam arasına preslenmiş üç hilalli atlastan yapma Osmanlı bayrağını bile görebilirsiniz. Viyana’yı alamayan Osmanlı’nın bir yerdeki hezimetini ama dünya tarihinde iz bırakmış o askeri operasyonunu ilgiyle izler hala.

Kudüs de bir inanç turizm merkezidir. Veya Müslümanların hac ziyaretleri.

Çok yakın geçmişte kaybetiğimiz Şeyh Nazım Kıbrısi’nin türbesi, bütün müzlüman ve inanç dünyasına önem veren insanlar tarafından ziyaret edilmektedir. Hatta uzakdoğu ülkelerinden bazı krallar bile kendi özel uçaklarıyla KKTC’ye gelerek, onun türbesini ziyaret ederek iç huzurlarını rahatlatıyorlar.

Nakşibendi tarikatının en önemli lideri olan Şeyh Nazım’ın ölümü bütün dünyada büyük yankı yaptı. İşte bizim turizmcilerimiz bu yankıyı iyi görmeli ve turizm broşürlerine Şeyh Nazım’ı ve daha nice önemli türbe ve ibadet yerlerimizi koymalıdırlar diye düşünüyorum.

KKTC’den Kıbrıs’a giriş yapanlar için hayli zordur güneye geçmek. O zorlukları bertaraf etmek de hayli zaman alacağa benzer. Lakin izinli bazı turlar düzenlenebilir güneydeki Hala Sultan Tekkesi’ne.

Nasıl ki Apostolos Andreas İsa’nın havarilerinden biridir ve Hristiyanlarık için çok önemlidir, Hala Sultan Türbesi veya Tekkesi de Müslümanlar için o kadar önemlidir.

Zaman zaman vurgu yaparız. Şayet onurlu bir barış olursa, bu ada turistten kırılıp geçecektir. Anlaşma ne zaman olacak, o da belli değil. Lakin şu anda kötünün iyisi durumunda hem kendi gerçeklerimizle, hem de Rumlar kendi gerçekleri ile yaşamaya devam ediyor.

Şayet KKTC topraklarında inanç turizmine el atacak olursak, neler bulabiliriz diye şöyle bir panoramik gezi yapalım isterseniz.
Birincisi Lefkoşa’da Selimiye Camii’miz, bedesten, Medrese Binamız, Mücahitler Sitesi’nde tabya üzerindeki evliyalar, ve Lefkoşa içinde nice evliya mezarları vardır.

Mevlevi Tekkesi’ndeki yatarlar da çok önemlidir. O mekan esasında hem dinle hem de tarihi özelliği ile ayrı bir önem kazanmıştır. Üstüne üstlük orası bir müzedir de. Bir zamanlar semazenlerin orada gösteri yaptıkları güzel bir mekandır. Kurt Baba Türbesi da çok özel bir görünüm içindedir. Yedilerdeki yatarlar, Yenicami arkasındaki türbeler bizim inanç turizmimize büyük katkı sağlarlar.

Maalesef Bayraktar’ın türbesi de Hala Sultan gibi güneyde kaldı. O zaman seyahat acenteleri, diğer kazaları da dikkate alarak Hristiyanların önemli ibadet yerlerini de programlarına almalıdırlar.

Gazi Mağusa’da Lala Mustafa Paşa Camii bütün azameti ile orada duruyor. Buna çok yakın olan bir de Namık Kemal Zindanı vardır. Girne’de Hz. Ömer Tekkesi’ni de unutmamak lazım.

Şayet olaya turizm ve eski eserler açısından da bakacak olursak, ilk akla gelenin de hiç şüphe yok ki Othello Kalesi olduğunu anlarız. Othello Kalesi’ni istediğimiz gibi restore edip turizm açabildik mi? Açamadık. Girne Kalesi sanırım görevini yapıyor. Kale içindeki yatarlar ve o görkemli mekan müthiştir. Mağusa’daki Cambulat Türbesi de önemlidir hatta.

Şöyle birazcık dışarıya uzanalım. Salamis’e yakın olan St. Barnabas Manastırı, gerçekten müthiş bir ziyaret yeridir. Lakin esas olan Apostolos Andreas’ı bizim de kullanmamız lazım şayet turizm yapacaksak.

Arkeolog Tuncar Bağışkan’ın tarihi eserler ve ibadet yerlerine ilişkin derin çalışmaları, sanırım bütün araştırmalar için önemli çalışmalardır.

Şu anda kalıma gelen bunlardır. Daha da düşünürsek ve organize bir plan içinde “inanç turizmini” ön plana çıkarırsak, göreceksiniz KKTC bölgesindeki turist çehresinin nasıl değişeceğini.

Ben düşünüyorum... Lütfen siz de düşünün ve bu işe eğilin diyorum bütün turizmcilere.