Birkaç gün önce 1 Ağustos (1974) günü, Kıbrıs'ın fethinin 453’ncü yıldönümünü, TMT’nin kuruluşunun 66’ncı yıldönümünü ve Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı'nın (GKK) 48’nci kuruluş yıldönümünü birlikte kutladık. Sabahattin İsmail bu vesileyle yaptığı paylaşımda, aşağıdaki biçimde, TMT’nin aslında 15 Kasım 1957 günü kurulduğunu ve yanlışın düzeltilmesi gerektiğini dile getirdi:
“Kanımca TMT'nin 1 Ağustos 1958'de kurulduğuna ilişkin tarihi yanlış, Denktaş ve İsmail Tansu'nun verdiği bilgiler ve sonraları bu konuda yayınlanan onlarca kitapta yer alan gerçekler ışığında artık düzeltilmelidir. Bu, milli mücadele tarihimize TMT kurucuları lider Denktaş'a, Dr. Burhan Nalbantoğlu'na ve Kemal Tanrısevdi'ye saygının da gereğidir. Tarihi gerçeklere bağlılık ve saygı şarttır.
15 Kasım 1957'de kurulduğu, belgeler, bildiriler ve tanıklar ışığında kesin olan TMT'nin 1 Ağustos 1958'de kurulduğu konusunda ısrar etmek, hem doğru bir tavır değildir, hem de başta Denktaş olmak üzere ilk kuruculara ve tarihe saygısızlıktır.
Dilerim, KKTC Cumhurbaşkanı, Hükümeti ve Meclisi bu tarihi yanlışı en kısa sürede düzeltir.”

***

Gerek bu sayfada, gerekse birçok platformda benim de ısrarla dile getirdiğim bir konu olduğu için Sayın Sabahattin İsmail’e teşekkür ederim.  
1 Ağustos’un TMT’nin kuruluş yıldönümü olarak kutlanmasını öngören yasa tasarısı görüşülürken Meclis’te milletvekili idim. TMT’nin kuruluş tarihi henüz bilinmiyordu. O günlerde milletvekili ve TMT’nin üç kurucusundan biri olan Dr. Burhan Nalbantoğlu, o kadar ketumdu ki ağzını açıp gerçeği dile getirmemişti. (Nalbantoğlu’nun çok yakın arkadaşlarından biriydim ama hayatta iken çok ısrar ettiğim halde TMT konusunda hiç konuşmamıştı.) TMT kuruluş günü olarak 1 Ağustos’un yasaya konması, simgesel anlamından dolayı idi ve bu tarih üzerinde uzlaşmaya varılmasında Nalbantoğlu etkili olmuştu. Simgeselliği, Anavatan Türkiye ile bağlantı kurularak ilk Bayraktar rahmetli Rıza Vuruşkan’ın 1 Ağustos’ta görevi devralmasından kaynaklanıyordu.  
TMT’nin kurucuları ile kuruluş tarihi belli olduktan sonra yanlışın sürdürülmesi, bana göre genelde Kıbrıs Türkü’ne, özelde TMT’nin temelini atanlara ve “isim babalarına” yapılan ciddî bir haksızlıktır.
Tarihî bir gerçektir ki, EOKA’nın saldırganlığı, Kıbrıs Türkleri’nin toplumsal savunma  içgüdüsü ile ulusal bilincini harekete geçirerek,  varlığını koruma ve direniş arayışlarına itmiştir. “9 Eylül,” “Volkan,” “Kara Çete” ve benzeri örgütlenmeler / yapılanmalar, bu arayışların ürünüdür.  Birçok kasaba ve köyde de kendiliğinden direniş grubları oluştuğu artık sır değildir ve bu grubların, özde, Türk Kurtuluş Savaşı’nı başlatan “kuva-i milliye”den farkı yoktur.
TMT, ulusal bilinçle beslenen savunma ve direniş gereksinimi ile istencinin, başka bir deyişle Kıbrıs Türkü’nün öz dinamiklerinin ortaya çıkardığı bir örgüttür. Kurucuları, üçü de rahmetli Rauf Denktaş, Burhan Nalbantoğlu ve Kemal Tanrısevdi’dir. TMT adını onlar koymuştur. TMT’nin “isim babası”dırlar.
Rahmetli Kemal Tanrısevdi’nin günü gününe tuttuğu ve gözümle görüp inceleme fırsatı bulduğum notlara göre,  kuruluş günü 15 Kasım 1957’dir. Bu tarihi Denktaş’ın ağzından da duydum. Sabahattin İsmail de, Denktaş’ın ona gönderdiği bir mektupta bu tarihi belirttiğini yazıyor.  TMT’nin Kasım 1957 ortaya çıkıp sesini iyice duyurduğu, tanıklıklar, olaylar ve olgularla, arşiv belgeleriyle, kaynaklarla sabittir. İngiliz arşivleri de bunu göstermektedir. Değerli dostum Mehmet Balyemez’in de bu konuda çalışmaları ve ulaştığı belgeler vardır.
1 Ağustos 1958 Dilerim, KKTC Cumhurbaşkanı, Hükümeti ve Meclisi bu tarihi yanlışı en kısa sürede düzeltir.”
’den önce TMT’de görev yapıp da hayatta olanlar vardır. Ben de bunlardan biriyim. 1957-58 ders yılında Namık Kemal Lisesi son sınıf öğrencisi idim. 1957 sonları ya da 1958 başında TMT’ye girdim. O dönemde TMT için bazı görevler yaptım. Benim yaptığım işin benzerini, hatta daha büyüğünü ve risklisini yapan yüzlerce kişi de vardır.
1958’de Anavatan Türkiye ile bağlantı kurulup desteğinin sağlanmasını, TMT’nin kuruluşu olarak algılayıp ondan önce yapılanları görmezlikten gelmek, gerçekten de hem vefasızlıktır; hem haksızlık, hem vicdansızlık, hem de Kıbrıs Türkü’nün dinamiklerini yadsımaktır.
TMT’nin başarılı ve etkili olmak için destekçiye gereksinimi vardı. Kıbrıs Türkü’nün doğal bağlaşığı Anavatan’ı Türkiye’den başkası olamazdı. Sonuçta o oldu ve TMT, Türkiye’nin desteğini sağlayıp yeniden yapılandırıldı ama bu durum, TMT’nin Kıbrıs Türkü’nün kendi dinamiklerinin ürünü olduğu gerçeğini ortadan kaldıramaz, kaldırmamalıdır.
Türkiye ile bağlantı kurulması, profesyonel askerlerin devreye sokulması, silâh sağlanması, insan kaynaklarının eğitilmesi elbette ki TMT için sıçramadır, yeniden örgütlenme ve yapılanma demektir ama sıfırdan başlama değildir.

***

Sabahattin İsmail’e katılıyorum. TMT’nin kuruluş tarihi ile ilgili yanlış düzeltilmelidir.  Bunun için doğru isimlerden bir kurul oluşturup tarihsel gerçeklere ve kaynaklara dayalı, bilimsel bir çalışma yapması sağlanabilir ve bu çalışma Meclis’in önüne konabilir.
Umarım bu konuda kararlı adımlar atılır ve bu konu tartışılır olmaktan çıkar.