Oldum olası dünya var oldu olalı vefa ile ihanet her zaman birbiri ile çatışmış ve çelişki içinde olmuştur. Özellikle evliliklerde olagelen ihanetler, ya cinayetle biter, ya da terkedilmişlikle...
Vefa, erdemli bir duruşun ve anlayışın ta kendisidir. Hani “Ekmek yediği kapıya ihanet etmez” derler ya... Vefa da onun gibi birşeydir.
Lakin ekmek yediği kapıya milyonlara sığmayacak kadar ihanet eden çoktur.
Aile anlayışı ile siyaset anlayışında da “vefa ile ihanet”i sorgulamak lazım.
Bir siyasetçi halkın önüne çıktığında mutlaka ama mutlaka alnı açık ve onuru, vicdanı tertemiz olması gerekir. O bağlamda bugünkü UBP başkanlık yarışında adaylar yedi’ydi, sekiz’di derken bu yarışa sadece 5 aday gitmiş oldu.
Şimdi ise, başkanlık yarışı için teketek adam markajında, delegeler durmaksızın aranarak, oylarını kimden yana kullanacaklarının hesapları yapılıyor.
Şu anda delegenin en çok baktıkları şey, partiye ihanet edenlerle vefalı olanların analizini yapmaktır. Ki bu da doğru bir davranıştır diye düşünüyorum.
Tabii ki duruşu ile, davranışı ve parti anlayışı ile örtüşen davranışlar vardır ki, İngilizler buna “personality” derler. Yani şahsiyet veya kişilik
İngiliz’in siyaset anlayışı her zaman doğru ve gerçekçi politikalara dayanan bir anlayış olmuştur.
Hani derler ya siyasiler için...
“Filan adam bu koltuğu dolduramaz” diye...
Bir de şunu derler:
“Filan aday, bu koltuğu hakkı ile doldurur ve parti içindeki vefalı duruşuyla delegelerde güven duygusunu oluşturur. Partisine ihanet edeni ise asla affetmez delegeler” diye bir söz...
Şayet birisinin adını versem, eminim telefonlarım kırılacak. O bakımdan gönlümde yatan arslanı gizlemek adına, oyumu sandıkta kullanarak, görevimi vefadan yana kullanacağımı ifade edebilirim.
Geçmiş siyaset yolculuğumuzda görmüşüzdür. Bazı politikacılar siyaseti, bir rant ve bir çıkar odağı olarak görmüştür. Şimdi de durum öyledir.
Geçmişte bazı siyasilerin eşdeğer uygulamasında ne büyük vurgunlar yaptıklarını gazetelerden okumuşuzdur... Bu türdeki çıkarcı politikacıları ne parti tabanı affeder, ne de halk.
Bütün bunlar halkın gözleri önünde cereyan ederken, ben yine de bugünkü seçimde delegenin “vefalı politikacı veya politikacılara oy vereceklerini” düşünüyorum.
Bir zamanların İrsen Küçük’ü nerede?
O artık bu dünyadan göçtü gitti ama bütün yaptıkları da duvarlara yazıldı.
Zaman zaman parti içi yapılan çirkinlikler için halk, “Bu adam gombinaların adamıdır” ifadesini kullanırdı. Yine onun çıkarları da gombinaların adamı olarak kendini göstermiş ve göstermektedir. Geçmişte de bu ifade çok kullanıldı. Şayet bu seçimde vefa işe yaramazsa ve delege vicdanının sesini duyarak oyunu kullanmazsa, o zaman gombinalar kazanacak demektir bugünkü seçimde.
Gombinalar yetenek işidir. Her adam gombina yapamaz. Gombina da bir maya işidir.
Bir genel seçime gidildiğinde bile ne gombinaların çevrildiğini görmüşüz. Sırf seçilmek için el etek öpenler, türlü dolaplar çevrilenler meclise girerken, gerçekte kamu vicdanında kaybetmişlerdir.
Adamlık gombinalarla mı? Gombina yapanlar adam mı? diye de insanın sorası gelir. Veya eskilerin söyledikleri gibi...
“Her pantolon giyen adam mı?”
Gerçekte adamlığı, insanlığı, dürüstlüğü, vefayı ve erdemi sorgulayacak olursak, siyasette bütün bunların tümünün var olduğunu söylemem veya yazmam doğru olmaz herhalde.
Hani yukarıda “el etek”ten söz ettim ya... Elbet bir gün eli eteği öpülenler de bu dünyadan göçüp gidecek ve arkalarında bütün yaptıklarının tortuları kalacak.
Kısacası delegelerin akıllarını başlarına almaları ve bugünkü seçimde haine değil, vefalıya oy vermeleri gerekir.
Göreceğiz bakalım UBP’de yapılacak başkanlık seçimlerinde ilk turda kimler yarışacak... Kimler ikinci tura kalacak... Ve birinci turda kaybedenler ikinci turda kimin yanında olacak, bu da göreceğiz!