Başlıktan hareketle kendi kırk yıllık yazılarımdan söz ettiğim sanılmasın lütfen! Bu, Yard. Doç. Dr. Taçgey Debeş’in kitabının adı! 2018’de çıkmış ama elime yeni geçti sayılır.
Corona salgını sürecinin başlamasına kadar, belirli aralıklarla kitapçıları dolaşmak ve Kıbrıs’lı yazarlarla Kıbrıs’la ilgili kitapları almak gelenekselleşmişti benim için! 2018’de çıkan bir kitabın elime 2023’te yani beş yıl sonra geçmesi, kişi olarak bazı şeyleri “kaçırmaya başladığımın,” Corona Salgını dolayısıyla kapandığım evden bir daha tam olarak çıkamadığımın işareti!
Taçgey Gebeş’in “40 Yıllık Yazılarım” adlı 198 sayfalık kitabın alt başlığı, “Mağusa - Tarih - Kültür - Eleştiri - Sanat - Gastronomi” biçiminde verilmiş. Böylece kitapta yer alan yazıların içeriği ile geniş yelpazesi de işaret edilmiş oluyor. Önsözü dışında Sayın Gebeş’in 47 yazısı da kitapta!

***

Taçgey Gebeş, “doktora sahibi bir akademisyen kimliğinden beklenen format alışkanlığına bilerek ve isteyerek alışmak istemedim” der kitabın Önsöz’ünde! Bu sözü bana, Emin Özdemir’in  deneme için kullandığı “bilimsel bir asık suratlılığa bürünmeyen ağır başlı bir yazı türü” nitelemesini anımsattı.
Emin Özdemir’e göre deneme,  “özgürce seçilen bir konuda gelişen, düşünsel boyutlar içeren, bir konuşma havası içinde biçimlenen” ağır başlı bir yazı türüdür. “Özgürce seçilen bir konuda duygu, düşünce ve görüş paylaşmak amacıyla, paylaşımcı, içtenlikli bir biçemle (üslupla) ve kendi kendisiyle konuşma havası içinde ya da biriyle konuşur gibi”  yazılır.
Denemenin  “kanıtlama kaygısı taşımayan, temel anlamda insan doğallığına dayanan” bir  yazı biçimi olarak da söz eder Özdemir! (Emin Özdemir, Yazınsal Türler, Ümit Yayıncılık, Ankara 1994),
Bunlara baktığımda Taçgey Gebeş’in yazıları daha çok denemeye benziyor. Daha doğrusu çoğu deneme gibi duruyor. Öyle olduğu için yazıları ağır başlı olduğu halde bilimsel asık suratlılığı yoktur.

***

Kitabın türü deneme, deneme benzeri ya da deneme gibi olsun ya da olmasın, bilgi aktarma bağlamında zengin içeriklidir. Bir bütün olarak kitabı okuduğunuzda bilgi hazineniz ciddi biçimde “varsıllaşır.” Tabii ki Mağusa ağırlıklıdır yazılar! Yazar, kendi ülkesinin yazarını, sanatçısını, araştırmacısını “tanıtma” çabasını da hissettirir. Nazım Beratlı, Yaşar Şentürk, Ulus Irkad, Mustafa Gökçeoğlu, Suat Gün, Haşmet Gürkan, Bener Hakkı Hakeri, Haşmet Gürkan, Mahmut İslamoğlu, Aytaç Çağın, Alper Susuzlu üzerine yazılanlar vardır ki bu yönü merhum Nevzat Yalçın’ı anımsatır. Onun iki kitap halinde yayımladığı denemelerinin ana eksenlerinden biri Kıbrıs Türkü yazarlardır. 
Böyle bir köşe yazısında çok fazla örnek verme olanağı yok ama bana ilginç gelen bir yazıdan kısaca söz etmek istiyorum. Yazının başlığı “Mağusa Nere; 10, Downing Street Nere?” 
Gerçekten de “nere?” Hatta “ne alâka?” diye sorabilirsiniz.
Meğer Londra’daki 10, Downing Street’teki binanın ilk sahibi Hawtrey ailesinin bir ferdi olan Henry Seymour Hawtrey, bir Mağusa sevdalısıymış ve bir süre Mağusa’da yaşamış. Mağusa’yı tanıtmak için de çaba harcamış. Hatta ünlü Excerprta Cyprus’un tüm basım giderlerini Henry Seymour Hawtrey’in dul eşi Maude Hawtrey karşılamış.
Gazimağusa’nın ne çok ve değişik yüzü ve zenginliği varmış meğer!

***

  Değişik dergi ve gazetelerde yayımlanmış yazıları kitaplaştırmak güzel bir olay! Yazılar gazete/ dergi sayfalarında kaybolmaz, uçup gitmez. Dünyanın kitap kayıt sistemine girer. Derli toplu olur. Kütüphane rafları ile kayıtlarında yer alır. Kolay ulaşılır. Bakın Ertem Kasımoğlu’nun, Haşmet Gürkan’ın, Harid Fedai’nin, yazlarını topladıkları benzer kitaplarına! Kitaplaşmasalardı bu kadar bilinmezlerdi. Tacgey Gebeş de iyi etmiş.

Elbette ki günümüz internet ortamında gazete dergi yazılarına ulaşma olanağı oldukça kolay  ama eğer gerekli bağlantı kurulmuşsa! Kaldı ki kitaplaşırlarsa internet bağlantısı da daha kolay olur.

Benim de değişik yayın organlarında yayımlanmış yüzlerce yazım, yıllardır kitaplaşmayı bekliyor. Taçgey kardeşime, yazılarını kitaplaştırdığı ve hediye ettiği kitabı ile bana bu işi artık geciktirmemem gerektiğini anımsattığı için teşekkür ederim.

Taçgey Gebeş’i kutlarım ama gerisi de gelsin lütfen!