Abartmayı seven insanlarız. Özellikle olumsuzlukları fazlasıyla abartırız. Öyle olduğu için de “en”li nitelemelerimiz bolcadır. Guines rekorlar kitabına “en”li olaylar/olgular girer ama nice süzgeçten geçtikten sonra! Bizdeki “en”ler ise, genellikle hiçbir süzgeçten geçmeyen “karakuşi” abartılardır. 
Bugünlerde moda, yolcu ettiğimiz 2023 yılını “en kötü yıl” olarak nitelemektir. Son dönemlerde “en kötü hükümet” nitelemesini de çok duyduk. 
Öyle midir acaba? 2023 en kötü yıl mıydı? Ya da en kötü hükümetle/hükümetlerle mi yönetildik son dönemde?   
 Kimse benim bu sorulara evet ya da hayır dememi beklemesin! Kişilere, kurumlara, devletlere ve kuşaklara göre çok farklı ve göreceli yanıtları olan bu soruların muhatabı ben olamam. Kişi olarak da olmam ama kuşağım söz konusu olunca sorular zaten mantıksız! 2023’ü ya da başka her hangi bir yılı “en kötü” olarak nitelemek, 1958 gibi, 1964 gibi, 1967 gibi yılları görmüş olan kuşağım için pek anlam taşımaz. Hatta benim kuşağımla alay etmek gibi bir şey olur. 
En kötü hükümeti de benim kuşağıma sormayın. O kadar çok kötü hükümet gördüm ki hangisinin en kötü olduğunu ayırt edebilecek durumda değilim.
Bu arada özellikle vurgulayayım: 2023’ü ya da var olan hükümeti savunmak gibi bir düşüncem kesinlikle yoktur. Ben yalnız benim açımdan çok daha kötü yıllar geçirdiğimi, çok kötü hükümetler de gördüğümü söylemeye çalışıyorum.   
***
Bir anda aklıma gelmeyen, bir düşünürün “bana istediğiniz bir söz söyleyin, sahibini idam sehpasına götüreyim” diye ya da bu anlamda bir sözü vardır. Anadolu’da var mı bilmem,  Kıbrıs Türkçesi’nde “borudan bakmak” biçimindeki bir deyim kullanılmaktadır ve bu deyimin anlamı, adını anımsamadığım düşünürün sözü ile örtüşmektedir.
Elinize, iki tarafı da açık bir boru parçası alıp gözünüze yaklaştırın! Borunun diğer tarafını görmek için bir gözünüzü kapatır ve gözünüzdeki boruyu hareket ettirerek yalnız istediğiniz yeri görür, görmek istemediğiniz yeri görmezsiniz.
“Mercek”le bakmak ya da “mercek altına almak” da aynı işi görür. Hatta mercek altına aldığınızda istediğiniz şeyi büyütme/yakınlaştırma olanağınız da var. 
“En”li nitelemeler aynen borudan ya da mercekle bakmaya benzer. En kötü yıl ya da en kötü hükümet nitelemeleri de öyledir. Neyi görmek isterseniz onu görürsünüz.  
Son günlerin yaygın “bir borudan bakma” olayı da var: TRGT’nin bir mensubunun Kıbrıs’ı, daha doğrusu Yavruvatan’ı “konfor” ülkesi olarak ilan etmesi! Aslında Kıbrıs’a bakış açısı çoğu kez borudan bakma biçimindedir. Bunu Anavatanımız Türkiye’yi yönetenlerde ve Türk medyasında da çokça görmekteyiz. Tabii “beşinci kol” da bu işi iyi kullanmakta bayağı beceriklidir ve zaten onun işi odur. 
***
Elbette ki 2023 çok iyi geçmedi. Hatta çok kötü geçti. Benim katılmadığım, en kötü yıl olduğu yönündeki söylemdir. Bunu söylerken bazı insanlarımız için 2023’in en kötü yıl olduğunu elbette ki kabul ediyorum ama benim kuşağım çok daha kötü yıllar geçirdi. 
Yazılarını zaman zaman bu sayfada paylaştığım değerli dostum Kenan Mortan, yeni yıl için, bugüne kadar niye kaçırdığımı ya da ayırımına varamadığımı anlayamadığım, Nazım Hikmet’in bir sözünü kullandı: “Küçük bir mutluluk istiyorum. O kadar küçük olsun ki istemesin kimde benden onu!”
Süper, çok güzel ve çok insancıl bir yaklaşım değil mi? 
2024 için galiba en iyisi bu: Küçük mutluluklar peşinde olmak! Bunlar o kadar küçük mutluluklar olsun ki kimse bizden onları istemesin!  
Sanırım, 2024 için en yalın dilek, 2123’den daha güzel olması yönündedir.  
***
Yukarıda okuduğunuz bir alıntı! 4 Ocak 2022’de bu sayfada yayımlanan yazım! Sadece başlığını değiştirdim. Bir de 2022’leri 2023, 2023’leri 2024 yaptım.  İşin kolayına kaçmak için yapmadım bunu! Değişen pek bir şey yok demek istedim. Ayrıca yazı yazmak benim için sorun olmaz çünkü yaşamımın bir parçası! 
Aslında bizi, Kıbrıs Türklerini çok ilgilendiren, 2024 yılına uluslararası ilişkilerin gerçek çirkin yüzü ile girdiğimiz gerçeği üzerine yazacaktım. Onu da başka bir yazıda ele alırız.