Vefalı dost Aysan Özcezarlı, zaman zaman ansızın çıkagelir. Geçenlerde de eşimle bir baktık ki karşımızda! Elinde iki kitap: Balyoz ve Gökbaharım. Daha öncekilerde olduğu gibi, kitap yazarı olarak AySanCa adını kullandı. 
“Balyoz,” AySanCa’nın dördüncü öykü kitabı ve daha da önemlisi kitabın ikinci baskısı! Daha önce Anana Selam Söyle (2005), Şeytan Tükürüğü (2007) ve Orkun Bozkurt’la birlikte kaleme aldıkları Bana Bir Çiçek Koparsana (2010) adlı öykü kitapları yayımlandı. 
Öykücülüğünü iyi biliyorum. Öyküleri bir binden güzel, okurken insanı gülümseten hatta kahkahaya boğan ama o oranda düşündüren cinsten! Çok iyi bir anlatıcı! Sivri bir öykü dili ile güçlü bir ironi var anlatımında! Anlatımı sivri/ironik olduğu kadar eleştirel de! Siyaset kurumuna bakış açısı (bana göre çok haklı olarak) acımasız! Arada kendisini de öykü kişisi gibi algılatır, ama kendisini idealize etmez. Tam dersi okları kendi kendine yönlendirmekten, çuvaldızı kendine batırmaktan kaçınmaz, bazen acımasızlığa varan özeleştiriler yapar.
Hiç kuşkusuz AySanCa / Aysan Özcezarlı iyi bir öykücü, o oranda bir mizah yazarıdır. İronik dili ve olaylarla kişileri mizahî unsura dönüştürmesi onda doğuştan gelen bir yetenek gibidir ya da yaşadığı ortam ona bu yeteneği kazandırmıştır. Sivri dili, ironik anlatımı, eleştirel yaklaşımı ve Kıbrıs Ağzı’nı (daha doğru bir anlatımla Mesarya ağzını) kullanarak kendi biçemini yarattığı da bir gerçek! Az sayıdaki çağdaş öykü ve mizah edebiyatımızın temsilcilerinden biri olduğu kesin!
Ondan daha nice nice eserler ve öykü kitapları beklemek hakkımız!
***
Aysan’ın şairlik yönünü bilmiyordum. Bu bakımdan ilk şiir kitabı Gökbaharım, benim için şaşırtıcı oldu. Kendisi de “hiç benlik değil” diye düşünüyormuş şiir için ama yine de yazmış. Bence çok iyi etmiş.  
Kitabın Önsöz’ünü kaleme alan (oğlum) Orkun Bozkurt, Gökbaharım için şöyle diyor: “Bu kitapta farklı bir AySanCa’nın da var olduğunu göreceğiz. Bildiğimiz AySanCa ile bilmediğimiz AySanCa’yı harmanlayıp sadece duygularımızı şahlandıran değil, yine güldüren ve düşündüren kelamlarına da eşlik edeceğiz: Şiirlerine!”
Aysan’ın şiirlerden değişik örnekler paylaşıyorum:
Şiirlerinin çoğunda, bir uçak kazası sonucu kaybettiği eşinden esintiler var. 30 No.’lu şiiri de öyle ve sadece bir dörtlük: “Seni unutmak için / yüreğime hapsettim / zincirledim beynimi /düşünmesin diye seni”

Kendini anlattığı dizeler: 
“İçi dram, dışı komedi / deli bir kadınım ben / kurusa da dallarım / dökülse de yapraklarım / yine de pes etmem ben”
Hayat felsefesi: 
“Yaşım yok benim / mevsimlerim var / İlkbahar açar / Yazda coşarım / Sonbaharda yaprak döker / Kışta huzur bulurum / yaşım yok benim / yıllar geçer gider / ben mevsimleri yaşarım”
Özgürlük sorgulaması:
“Suçum cebimde / ruhum kodeste / kendimi arıyorum / bu nasıl bir özgürlük?”
“Sevmek sevap dediler / sevince yasak dediler / cümle alemin dilinde / bu nasıl bir özgürlük?”
Cebinde Euro olana sesleniş: 
“Cebinde Euro’ymuş / yürü be belo / gönül çekmezsa seni / dönen yiro yiro”
Politik eleştiri: (124 No.’lu şiir)
“Benim memleketim / Dingo’nun ahırı… / Ne giren belli / Ne çıkan…
Kimisi Ak’tır / kimisi Kara… / kimisi pullu para… / kimisi çul çaput…
Ne iş yaptığı belli / ne yazıp çizdiği / ne okuduğu / ne gezdiği…
İktidar çıkar uğruna / vatandaşlık vermiş / memlekete hayrı olanı / bahanelerle göndermiş…
Uyan ey ahali / yok mu bunun vebali? / kalmadı dürüst saf insan… / bir zalim uğuna / yaşanır bu kader.”
***
166 sayfalık kitapta 148 şiire yer verilmiş. “Üç Günlük Aşk” başlıklı son şiir, eşi Serkan’ın Aysan’a yazdığı tek şiir! “25 Aralık” diye bir tarih var ama yılı belli değil!  
Ne yazık ki Aysan, 29 Ekim 2019 günü, Geçitkale Havaalanı’nda eğitim uçuşu yaptığı sırada uçağının bilinmeyen bir nedenden düşmesi sonucu eşi Serkan Özcezarlı’yı kaybetmiştir. 
Serkan Özcezarlı’nın naaşı, iki gün sonra Türk Bayrağı’na sarılarak “Resmi Devlet Töreni” ile toprağa verildi. Törende, ailesi ile yakınları ve sevenleri yanı sıra, KKTC’deki yetkililer, T.C. Büyükelçisi, Güvenlik Kuvvetleri, Hava ve Kara Kuvvetleri Komutanlıklarındaki üst düzey komutanlar da törende hazır bulundu. 
Yine ne yazık ki rahmetli eşi Serkan Özcezarlı’nın cenaze töreninde yapılan konuşmalarda, “K.K.T.C.’nin ilk Hava Şehidi” olarak anılmasına rağmen ‘şehitliği’nin günümüze kadar resmiyete dökülmemiş olması, yani bir anlamda yok sayılması, Aysan Özcezarlı için büyük üzüntü kaynağı olup bu konuda girişimlerinin sürdüğünü söyledi. Bu durumu, burada da dile getirmeyi görev bildim. Umarım bu konu en kısa zamanda kapanır.   
Aysan Özcezarlı’nın yalnız son çıkanları değil, tüm kitaplarını öneririm. Seveceksiniz..